İlginç bir toplum olduk.
Duyarlılığımızı bile yitirdik.
Virüsten ölen sayısı her gün veriliyor ancak bu rakam bile bizi ırgalamıyor.
Belki de bana öyle geliyor.
Gaziantep’in virüsün yaygınlaşması konusundaki bakan açıklamasına bile kafamızı taktığımız yok.
Yoksa var da ben mi abartıyorum diye düşünüyorum.
Koskoca bakana inanmamayı, açıklanan rakamlara güvenmemeyi içime sindiremiyorum.
Ne yapalım?
Hiçbir şey yapamamak da ağır geliyor, “aklımızın erdiğini bol bol yazıyoruz ya işte” diye kendimi avutmaya çalışıyorum.
X
Komşu ülkelerden başlayarak genel durumumuza bir bakacak olursak;
Bir tarafta Suriye’de çarpışıyoruz, bir tarafta Kuzey Irak’ta.
Öteki tarafta Libya’da boğuşuyoruz.
Bir yanda Yunanistan Ege’de, burnumuzun dibindeki adalarda üsler kuruyor.
Bu kez de Azerbaycan – Ermenistan kapışmasıyla, neredeyse bu kapışmaya müdahil olacağız.
Hani Azerbaycan için, “iki devlet bir millet” söylemi var ya.
Şimdi de Azerbaycan için devreye girersek, yandı gülüm keten helva.
Bu saydığım konularda, batının kimin yanında olduğu belli de şimdilerde dost görünen Rusya ve lideri “dostum Putin” bakalım kimin yanında yer alacak?
Son karmaşada Azerbaycan’ın mı Ermenistan’ın mı?
X
Peki, bu karmaşa içinde biz ne yapıyoruz?
Şimdilik birilerinin “Allah’ın lütfu” olarak gördüğü, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin dördüncü yıl coşkusu ve Ayasofya kışkırtmaları ile oyalanıp duruyoruz.
Yahu bizim dostumuz kim?
Tramp’ mı?
Putin mi?
Merkel mi?
Daha da uzatmayayım ve bir kez daha sorayım;
Allah aşkına bizim dostumuz kim?
Yoksa dostun düşmanın belli olmadığı bir iklimde mi yaşıyoruz?...
|