Bir bayramı daha geride bıraktık.
Ne bayramdı ama?
Coronavirüsün el sıkışmaya, kucaklaşmaya izin vermediği bir bayram.
Virüs, beceriksizlikler ve duyarsızlıklar nedeniyle kontrol altına alınamamışken, 1 Haziranda normalleşme sürecine girildi.
Aslında 65 yaş üstündekiler dışında, halk zaten kendiliğinden normalleşmeye geçmişti.
Derken AVM lerin, berberlerin, kuaförlerin, kahvehanelerin açılmasına izin verildi.
Ardından yüzbinlerce insanın tıklım tıkış katılımıyla, hamdolsun Ayasofya’yı ibadete açtık.
Ve son olarak da Kurban Bayramı ve bayram tatili.
Tatilin başlamasına az kala yollar ve sahiller doldu.
Ülkenin her köşesinde virüsün keyfine göre dolaşması sağlanmış oldu.
Virüs kendine duyarsız, saygısız, sorumsuz insanların yaşadığı bir kara parçası bulmuştu.
Bana kalırsa hu virüs olayı bırakın 2020 yılını, 2021 yılı sonunda bile bitmeyecek gibi görünüyor.
Bilim kurulundan biri, “bu virüsle yaşamayı öğrenmemiz gerek” demedi mi?
X
Televizyonlarda tartışma üstüne tartışmalar yapılıyor.
Tamam, tartışma doğruyu arama ve bulma yöntemlerinden biridir.
Ancak kişisel ve siyasal bağnazlık dışında, ülke çıkarına yapılan ve sonuçta izleyenleri aydınlatan, uzlaşı ile biten tartışmalardan söz ediyorum.
Tartışmış olmak için, aklının ermediği konulara girip zırvalayanları gördükçe, bu tartışma sözcüğünün yerlerde debelendiğini de görmek üzüyor insanları.
Adam hukukçu, sağlığı tartışıyor.
Adam tıp doktoru, Ege Adalarını konuşuyor.
Adam ilahiyatçı, ekonomiyi konuşuyor.
Adam sosyolog, depremi konuşuyor.
Ve bunların tümünün virüs hakkında da geniş bilgileri var.
Televizyonların, izlenebilirliğini arttırmak için düzenlenen bu tür tartışma programlarının kime yararı olabilir?
X
Güncele bir kez daha bakarsak; Coronavirüs aldı başını gidiyor.
Peki, biz nereye gidiyoruz?
İnsan sağlığının ve yaşama hakkının hiçe sayıldığı bir ortamda, çeşitli ağızlardan yapılan açıklamalar bu salgını önler mi?
Virüsün Gaziantep gezintisini yazmaya elim varmıyor, yüreğim yetmiyor.
Çünkü Gaziantep, bu virüs konusunda sorumsuz, duyarsız ve saygısız insanların yaşadığı bir kent görünümünde.
İçimizde virüs, sağımız solumuz ateş çemberi, turizmi patlatamadık, Akdeniz’de, Ege’de sert dalgalanmalar var.
Bu arada liderler politik satranç oynarken, dolar, avro, altın hem halay başı çekiyor hem slalom yapıyor.
Biz ne yapıyoruz?
Yerli ve milli kelepçe yapmakla övünüyor ve avunuyoruz.
İşçi, memur, emekli rahat, bal börek içinde ya (!) kıskanıyorlar.
Tarım politikamızı, Sağlık, eğitim politikamızı kıskanıyorlar.
Varsın biraz da yerli ve milli kelepçemizi kıskansınlar.
Var mı ötesi?...
|