Ne yaptılarsa belimizi bükemediler.
600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nu çökerttiler, Osmanlı’nın küllerinden bir ulus devlet doğdu.
Bu yeni ulus devleti kuranların yaşadığı dönemde, dünyaya haber anlattık.
Ezilen sömürge ülkeler, bizim kurtuluş mücadelemizi örnek aldılar.
Mustafa Kemal’den sonra, 1946 yılında çok partili sisteme geçildi.
Dış ilişkiler başladı ve gide gide hızlandırıldı.
1950 yılından başlayarak, yabancı hayranlığı ile bağımlılık at başı yürüyüşe geçti.
Derken ihtilallarla, muhtıralarla 12 eylüle gelindi.
12 eylül, toplumun üstünden silindir gibi geçti.
Ekonomik yaşantımıza giren IMF, o dönem yöneticilerimizi de yumuşak başlı bularak, bizi kalkındırmak(!) için canhıraş çalışmaya başladı.
Borçlandıkça borçlandık.
Borçlandıkça zenginleştiğimizi sandık.
Basiretsiz yöneticiler ardı ardına ülke yönetiminde söz sahibi oldular.
Bir yandan borçlanma sürerken, bir yandan da borçların faizleri ödenebiliyordu ancak.
2002 yılından günümüze kadar olan zaman diliminde, cumhuriyet tarihinin en yüksek borçlanma noktasına gelindi.
Cumhuriyetin kazanımı olan çeşitli kurumlar, kamu malları yabancılara satıldı ama borç azalacağına artıyordu.
Yöneticilerse ülkeyi güllük gülistanlık, bu cennet ülkede yaşayan güzel insanları da bal – börek içinde görüyor, öyle gösteriyordu.
Böyle bir pişkinliği pek anlayamayan egemen güçler, gerçeğin böyle olmadığını bizden iyi biliyorlardı ve sonunda öyle borçla, darbeyle bu ulusun defterini düremeyeceklerini anladılar.
“Ne yaptıysak olmadı” dediler.
“Darbe yaptırdık, borçlandırdık, aralarına nifak soktuk, parçalamaya, bölmeye çalıştık, bir türlü olmadı” diye düşündüler.
Düşüne düşüne sonunda bir yöntem buldular.
“Biz bu ülkeye, genleri ile oynanmış gıda maddeleri satalım” dediler.
Yönetenlerimize, bu işin bal – börek olduğunu, yalnız halkın uyanmadan, ne yediğini bilmemesi için, bu genetiği ile oynanmış gıda maddelerinin etiketlerinde, böyle olduğunu belirtmemelerini söylediler.
Yöneticiler de kuzu kuzu kabul ederek, bir yönerge yayınladılar;
“İthal edilen genetiği ile oynanmış gıda maddelerinin etiketlerine, (Genetiği ile oynanmış gıdadır) ibaresi yazılmayacaktır…”
Şimdi benim güzel insanlarım, genetiği ile oynanmış ithal gıda maddelerini alırken, bu oyunu bilemeyecekler.
Ve gide gide benim güzel insanlarımın genetiği bozulacak.
Çünkü Çin Gribi, Asya Gribi, hatta Domuz Gribi bile bize bir şey yapamıyor ya.
Başka türlü başa çıkamayacaklarını anladıklarından dolayı, “şunların genlerini bozalım da görsünler dünyanın kaç bucak olduğunu” diye düşündüler.
Allah bize kolaylıklar ihsan eyleye…
|