1950 li yıllar.
8 – 9 yaşımdayım.
Uzun yıllar mahallemizde görev yapan bir gece bekçisi vardı.
1954 – 55 dönemi ortaokula başladığım yıllarda mahallemizin bekçisi ayni kişiydi.
Güleç yüzlü, sevecen, gece de olsa herkese selam veren engin gönüllü bir güvenlik görevlisiydi.
O dönem kimliğimizi, kişiliğimizi arama yıllarımızdı.
Bazı geceler, bir arkadaşımızın evinde toplanıp ders çalışırdık.
Gece saat 10 – 11 sularında evlerimize dönerken, mahallemizin bekçisiyle karşılaşırdık.
Yanından saygıyla geçerken, “iyi geceler” derdik. O da “sağ olun, nerden geliyorsunuz böyle?” diye sorardı.
“Arkadaşlarla ders çalıştık” deyince, “Allah zihin açıklığı versin ama bu saate kadar dışarda kalmayın” diye öğüt verirdi.
Ne güzel insanlardı o gece bekçilerimiz.
Düdüğünü üfleyerek, mahalleliye güvende olduklarını anlatmaya çalışırlardı.
O dönem Kilis Kaymakamı Ali Metin Dirimtekin idi.
Fransızca öğretmenimiz Faruk Bor’un tayini başka bir kente çıktığı için, Fransızca derslerimiz boş geçiyordu.
İşte o dönemde Kaymakam Ali Metin Dirimtekin, Fransızca öğretmenimiz oldu.
Ciddi, disiplinli ancak yüreği insan sevgisiyle çarpan bir bürokrattı.
Yıllar sonra kısa bir süre Gaziantep Valisi oldu, saygıyla ziyaret etmiştim.
Bir süre de emniyet genel müdürlüğü yaptı.
Günümüze gelince;
Bizim kuşak, o dönemde bir mahalle bekçisinden çekinirken, ona saygı duyarken, adliye sarayı denilen binaların içinde savcı öldürülüyor, çevresinde silahlı çatışmalar yaşanıyor oldu.
Adalete saygı kalmadı.
Polise saygı kalmadı, bekçiye saygı kalmadı.
Şimdi düşünüyorum da bizim kuşak nerelerden nerelere gelmiş?
Şaşıp kalıyorum.
2000 li yıllarda doğan gençler, bugün 20 yaşında.
Bu yazdıklarımı onlara anlatabilir miyiz?
Anlatsak da anlayabilecekler mi?
O dönemin bekçisinden polisine, kaymakamından öğretmenine kimler kaldıysa saygılar sunuyorum.
Keşke dünya bunca hızlı dönmeseydi…
X
Son söz;
Gündemde virüs var ya, sorayım dedim;
65 yaş üstü yurttaşlar gözden çıkarıldı mı?
Yanıt beklemiyorum.
Müzik yasaklamayla çözüleceği sanılıyor galiba.
Çünkü her şey ortada…
|