Epey bir zamandan beri bu baş belası coronavirüs ile ilgili bir şey yazmıyordum.
O hükmünü sürdürüyor.
Mikroskopla bile görünemeyen bir virüs ile ne bizi yönetenler, ne bilim insanları, ne sağlık bakanlığı, ne bu konu ile ilgili oluşturulan bilim kurulu ne de halk, başa çıkamadı.
Peki, ne oldu?
Coronavirüs öldürmeye devam ediyor.
Son günlerde bu virüsten dolayı ölenlerin sayısı, günlük olarak artış göstermeye başladı.
Ülke genelinde ölenlerin sayısı, açıklanan resmi rakama göre 11 bini aştı.
Tutarlı ve kalıcı önlem almayanlar, günah keçisi olarak 65 yaş üstü insanlarımız görüldü ve bu yaş gurubuna çeşitli yasaklar getirmeye başladılar.
Çözümmüş gibi.
Bu konuda sayı ile ilgili bir örnek vermem gerekirse, ben Gaziantep’te, bu virüsten kaç kişinin öldüğünü bilmiyorum.
Bilen olduğunu da sanmıyorum.
Bir şey daha var;
Şu anda Gaziantep’ten 500 kilometre uzakta, Anamur yakınlarında bir sahil şeridindeyim.
Gaziantep’te yayınlanan gazeteleri her gün okuyorum.
Yani uzaktayım ama gözüm, kulağım Gaziantep’te.
Hemen hemen her gün Gaziantep’teki dostlarımla, gazeteci arkadaşlarımla, akrabalarımla telefon görüşmeleri yapıyorum.
Biri de bana, “tatil bitmedi mi? yeter artık dön” demiyor.
Ağızbirliği yapmış gibi tümü, “aman sakın dönme, hatta kışı orada geçir” diye Gaziantep’te yaşadıkları kaygıyı anlatıyorlar.
Bu konuda başta yönetenlerin ve halktan bazı aymazların duyarsızlığı, bu can alıcı virüse yol veriyor, önünü açıyor.
Hele İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerimizde durum içler acısı.
2020 coronavirüzle geldi, yangınlarla sürdü, depremle yıktı, öldürdü.
Ne karanlık bir yılmış.
1,5 ay sonra gireceğimiz 2021yılından bir şey beklemiyorum.
Hani perşembenin gelişi çarşambadan belli derler ya!
Bu ölümcül virüs ile uzunca bir süre birlikte yaşayacağımız görünüyor.
Akşam haberlerinde televizyonlara çıkıp, üzgün bir görünümle virüs sonuçlarını açıklayan sağlık bakanı bile nedense görünmez oldu.
Ve maske – mesafe – temizlik demekten başka da elimizden bir şey gelmiyor.
|