Dünyayı kucaklayan coronavirüs için çeşitli ülkelerde aşı çalışmaları yapılıyor.
Bazı ülkeler bu aşı işini bitirmiş, dünyaya pazarlama yarışına giriyorlar.
Biz, yıllarca aşı üreten merkezimiz Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapattığımızdan, aşı üretemiyoruz.
Üreten ülkelerden aşı alacağız.
Bu konuda bilir – bilmez her kafadan bir ses çıkıyor.
Bu ayrı seslerin nedeni de güven kaybı olsa gerek.
Çünkü kimsenin kimseye güveni kalmadı.
Bu güvensizlik duygusu, Ankara’dan ülke geneline yayılıverdi.
Sokaktaki adam kime, kimlere güveneceğini şaşırmış duruma düştü.
X
Aşı konusundaki haberlere bakıyoruz, kimi bilim insanı, “aşı yaptırmak zorundayız” diyor.
Biri çıkıyor, “Çin aşısı ile ilgili bilinmeyenler” diye açıklama yapıyor.
Kimi çıkıyor, “Alman aşısının yan etkileri” diye sıralama yapıyor.
Kimi çıkıyor, alınan aşının eksi bilmem kaç derecede saklanması gerektiğini açıklıyor.
Kimi çıkıyor, bu aşının fiyatı hakkında ahkam kesiyor.
Şimdi içtenlikle soruyorum;
Her gün virüsten canlar kaybı yaşanan günümüzde, sıradan yurttaş ne yapmalı?
Sokaktaki adam ne yapacağını şaşırmış durumda demekte haksız mıyım?
X
Uyku saatlerinde sokağa çıkma yasağı uygulaması çözüm mü sanılıyor?
Kendi ülkemizde, kendi yurttaşımıza gerekli yardım yapamadan, başka ülkelere bütçe desteği ile yardıma koşuşturmak, nasıl bir mantıktır?
Anlayabilen var mı?
Hele şu aşı uygulamaları başlasın da bir görelim.
Bakalım güven testimiz nasıl bir sonuç verecek.
Hani kimsenin kimseye güveni kalmadı demiştik ya!
Aşı uygulaması başladıktan sonra göreceğiz.
Salgının ilk yayılmaya başladığı zamanlarda yaşanan maske – kolonya karmaşasına benzemesin de.
Bir merak, kaygı ve çalkantı içindeyiz vesselam…
|