Ermeni açılımı.
Kürt açılımı.
Alevi açılımı.
Falan filan açılımı.
Filan falan açılımı.
Toplam;
Demokrasi açılımı…
Yapmayın yahu.
Memur açılımı, işçi açılımı, emekli açılımı, esnaf, sanayici, boşta gezer, sıradan insan açılımı da yapılacak mı?
Şimdi böyle basit(!) işlere ayıracak zamanımız yok.
Görüyorsunuz ki domuz gribi ve aşısı ile meşgulüz.
Üstelik dünyada domuz gribi yaygınmış gibi, herkesi telaşlandıran, kaygılandıran domuz gribine odakladılar bizi.
Bakalım bu da bayatlayınca gündeme ne getirilecek?
xxx
Beslenme alışkanlığımız içinde tahıl ürünleri büyük bir yer tutar.
Çünkü bir zamanlar tarım toplumuyduk ve bu bağlamda tarım politikamız da vardı.
Şimdilerde fas – fod beslenmeye başladık…
Üstelik yıllardır kent yaşamını özendirdiğimizden dolayı göçü önleyemedik.
Böylelikle köylerimiz boşalırken, büyük kentlerimizde nüfus patlamaları yaşandı.
Tarlalarımız, bahçelerimiz işlenmeyince, tarım ürünleri başta olmak üzere, birçok ürünü ithal eder olduk.
Doğru ve dengeli beslenemediğimiz için, bize daha kolay ve daha tatlı gelen yabancı gıda maddelerine balıklama daldık.
Böyle yapmakla doğru ve dengeli beslendiğimizi sandık.
Bakın, çeşitli “açılım” lardan başlayarak girdik yazımıza, nerelere geldik?
Ben bu işi de GDO lu gıdaların kafamızı karıştırdığına yoruyorum.
Çünkü fevrimiz döndü.
Ve bugün, ilköğretim çağındaki çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğinden kaygı duyar olduk.
Dört mevsimi bir arada yaşadığımız, verimli topraklara sahip olduğumuz yurdumuzu ve bu cennet yurtta yaşayan güzel yurttaşlarımızı, dışa bağımlı politikacıların kurtarabileceğine inancımızı yitirdik.
“Bağımsızlık benin karakterimdir” diyen Mustafa Kemal’in ve silah arkadaşlarının kemiklerini sızlatmak için, ne gerekiyorsa yapılıyor çünkü.
Ve gizli saklı da değil, herkesin gözleri önünde yapılmıyor mu?
Yoksa siz görmüyor musunuz?
|