Tevfik Fikret, bir şiirinin iki dizesinde şöyle der;
“Beşerin böyle dalaletleri var
Putunu kendi yapar kendi tapar.”
Evet, böyle der usta şair, usta eğitimci Tevfik Fikret.
Şimdi uyanıp etrafa bir baksa, beşerin dalaletten kurtulamadığını görse, nasıl bir şiir yazardı acaba?
Yoksa kahrederek yeniden ölür müydü?
Fikret’in şiirindeki “beşer” sözcüğünün Türkçe karşılığı, “insanoğlu” demektir.
Arapça kökenli “dalalet” sözcüğünün karşılığı ise, “yoldan ayrılma – sapkınlık” anlamına gelir.
Dilimizde, “Rabbena, hep bana” diye bir söylem vardır.
İnsanoğlunun, Fikret’in deyişiyle “beşer” in, günümüzdeki tarifi gibidir bu söylem.
Çünkü bir kısım “beşer” bir türlü doymak bilmiyor.
Yine Tevfik Fikret onlar için de şiir yazmış;
“Yiyin efendiler yiyin bu obur iştiha sizin
Aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin” diye seslenmiştir o tür “beşer” güruhuna.
Anlıyoruz ki yıllar öncesinde bile, yani Tevfik Fikret’in yaşadığı dönemde bile, böyle “beşer” güruhu varmış demek ki.
Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün, Tevfik Fikret’i neden sevdiğini, saydığını ve tüm şiirlerini okuduğunu neden söylediğini şimdi daha iyi anlıyoruz.
Biri Anıtkabir’de, biri Aşiyan’da yatıyor.
Işıklar içinde uyusunlar…
İKİ GÜZEL İNSAN…
Dün iki güzel insanın öldürülmelerinin yıllar dönümüydü.
Biri, Kuvayi Milliyeci olduğunu her zaman haykıran, araştırmacı yazar Uğur Mumcu.
24 Ocak 1993 günü, aracına konan bombanın patlamasıyla öldürüldü.
28 yıl oldu.
Biri de görevinde başarılı, halkın kucakladığı bir emniyet müdürü Gaffar Okkan.
24 Ocak 2001 günü, Diyarbakır’ın orta yerinde çapraz ateşe tutularak öldürüldü.
20 yıl oldu.
Unutturabildiler mi?
Unutturamadılar.
Işıklar içinde uyusunlar…
|