Bugün size politikanın kavga alanı olduğu herhangi bir ülkeden söz edeceğim.
O herhangi bir ülkede politikacılar politika yapmıyor, kavga ediyorlar.
Ve kavgayı da politika sanıyorlar.
Örneğin; ben yaptım oldu ya da ben ne dersem o politikalarına karşı çıkan olursa, kavga hazır.
Üstelik sokaktaki adamların bile kullanmadığı yakışıksız sözcüklerle.
Politikacıların bu kavgaları sille ile tokatla, yumrukla yapılmıyor.
Neyle yapılıyor?
Çirkin sözlerle, ağıza alınmayacak laflarla, aşağılamalarla, hakaretlerle, bühtanlarla ve yalanlarla yapılıyor.
Bu durumdan en çok etkilenenlere, utananlara, üzülenlere, bazen sevinenlere gelince;
Bu tip politikacıların bulunduğu ülkelerin halkları oluyor.
Oy verdiği politikacının yalan söylediğini, küfür ettiğini, en önemlisi kendisine oy vereni takmadığını gören seçmen, pişmanlık duyuyor ve keşkeler yaşıyor.
Böyle politikacıların olduğu bir ülkede kalkınma olur mu?
Güven gelişir mi?
Huzur, refah, saygı, sevgi, özgürlük, eşitlik, adalet olur mu?
Olmaz.
Ne olur?
Hukuksuzluk olur.
Adaletsizlik olur.
Liyakat aranmaz, hak etmeyenler, hakkı olmayan makamlara gelip oturur.
Politikacıları böyle pervasız olan ülke yok mu?
Çok var.
İyi ki benim cennet ülkemin politikacıları böyle değil.
Böyle olsaydı, günlük güneşlik ülkede yaşayabilir, bal – börek içinde olabilir miydik?
Hamdolsun bizde ekonomi tıkırında.
Demokrasi derseniz yerli yerinde.
İşsizimiz yok, herkes iş güç sahibi.
Adalet eşit dağıtımda.
Daha ne isteyelim?
Bazı münafıklar çıkıp, dönen çarka çomak sokmak istemeseler.
Onları da Allah’a havale edelim mi?
Edelim.
Zaten başka ne yapabiliriz ki?...
|