65 yaş ve üstü yurttaşlara uzunca bir süredir sokağa çıkma yasağı var.
Bir süre önce bu yasak biraz esnetildi.
Saat 10.00 ile 13.00 arası sokağa çıkabiliyor.
Bu yaş gurubunun zora sokulması bir çözüm olarak görüldü ancak çözüm olmadığı hala anlaşılamadı.
Kendilerine yardımcı olacak, zorunlu gereksinmelerini alacak kimsesi olmayanlar daha da zorda.
Bu yaş gurubunun çoğunluğunun yasaklara, kurallara uyduklarını görüyoruz.
Bunaldığı için uymayanlar da yok değil.
Bir süreden bu yana uygulanan bir yasak daha var;
Cuma günü akşamından pazartesi günü sabahına kadar genel sokağa çıkma yasağı.
Bulunduğum coğrafyadan bakıyorum, bu iki günlük hafta sonu yasağına tam olarak uyulduğunu göremiyorum.
Küçük – büyük her türlü araçlar yollarda, trafik vızır vızır işliyor.
Üstelik kış ayları sürerken güneş açıp ortalık bahar havasına dönünce, neredeyse herkes caddelerde, parklarda, sahillerde.
Yasak yaptırımının Y sini göremiyorsunuz.
Denetimler de gevşetilmiş gibi.
Bu kural tanımaz görüntülere karşın 65 yaş ve üstü yurttaşlara hala günah keçisi gibiymiş gibi davranmak nasıl bir anlayıştır?
Üstelik yasaklara ve kurallara en çok uyan kesim de bu guruptaki insanlar.
Kanarya sevenler derneğine kongre yapma yasağı uygulanırken, lokantalar, kıraathaneler, halı sahalar yani insan yoğunluğunun olduğu mekanlar kapalıyken, iktidar partisinin tıklım tıkış kongrelerine ve kar altında bulunan kış turizmi merkezlerindeki yoğunluğa değinmeye gerek duymuyorum.
Bizim “bal tutan parmağını yalar” diye saçma bir söylemimiz yok mu?
Var.
O zaman bu konuyu fazla uzatmanın bir anlamı yok.
Birçok şeyini beceremediğimiz bu salgın döneminin insana çok şey öğretmesi gerek ama insan öğrenmek istemezse yapacak bir şey de yok.
Ta ki böyle gevşek, böyle ayrıcalıklı yasakların terkedilip, en az 20 gün genel kapanma olmadıkça.
Onu becerebileceğimizi de pek sanmıyorum ya!..
|