Her şeyin yerli ve milli olduğundan olsa gerek, herkes, kamunun parası olan ve Merkez Bankası kasasında bulunması gereken 128 milyar doları merak ediyor.
Biri çıkıyor, “kasada” diyor.
Başka biri çıkıyor, “milletin evinde” diyor.
Ben merak etmiyorum.
Hiç aldırmıyorum.
Şimdiye dek benim dolarım hiç olmadı.
Yerli ve milli olan Türk Lirası’ndan şaşmadım.
Amerikalının dolarından bana ne havasındaydım.
Öyle olmuyormuş.
Cehalet işte, yeni yeni anlıyorum.
Çok rakamlı ihaleler dolarla yapıldı.
İthal ettiğimiz her şey dolarla alınıyor.
Sanayici, iş insanı hesabını kitabını dolar üstüne kuruyor.
Elektrik dolar hesabıyla tahsil ediliyor.
Doğalgaz dolar hesabıyla fatura ediliyor.
Petrol ürünleri dolarla ilişkili.
Yumurta, yoğurt bizim ama yem ve maya dolarla.
Terör örgütü lideri darbeci FETO bile dolarla alışveriş yapıyor.
Çünkü Amerika’da yaşıyor.
Torba yasalar, fezlekeler doların dalgası gibi geliyor bana.
Hatta sarıklı, zıbınlı amirali bile dolar teslim almış gibi.
Cübbeli hoca, yanmaz kefeni, cennete götüren ayakkabıyı neredeyse dolarla satacak.
Kutsal Ramazan ayında dolarla ithal edilen ancak yerli ve milli diye yutturulan yiyecekler, içecekler, meyveler iftar sofralarını süslemiyor mu?
Benim necip halkım, 128 milyar doların ne olduğunun farkında bile değil.
Ben neden farkında olayım?
Umurumda bile değil.
Yerli ve milli soğanımı, patatesimi yerim, Allah’ıma şükrederim.
Gaziantep’te FETÖ den el konulan bir üniversitenin muhterem rektörü, bize şükretmeyi öğretmek için çırpınmıyor mu?
128 milyar dolar kamununmuş.
Hadi canım siz de.
O para size harcandı işte.
Siz bırakın “hizmet pasaportu” peşinde koşmayı da başta Suriye olmak üzere, çeşitli ülkelerden pasaportsuz gelip ülkeme yerleşenlere bakın.
Kapanmayı “kısmi” tutarsan olacağı bu değil mi?
Yine de halinize Şükredin…
|