Bugün, yasakla eve kapanışımızın 4. Günü.
Ne kaldı şurada?
13 gün sonra sokaklarda, caddelerde, parklardayız.
Sıkın dişinizi.
Şayet ağzınızda diş kaldıysa.
Bu ölümcül virüs ile çıktığı günden bu güne tutarlı önlemlerle savaşamadık.
Tam kapanmada bile 15 ay geciktik.
Doğruyu söyleyen bilim insanlarının dilinde tüy bitti ama biz 15 ay sonra fark edebildik ve hesapsız kitapsız güvencesiz 17 günlük tam kapanmaya karar verdik de bankalar açık, fabrikalar açık ve vergi daireleri açık.
Nasıl tam kapanmaysa?
Yararlı olur mu?
Dilerim olur ama sanmıyorum.
Çünkü benim necip halkımın pek anladığı sözcüklerle durum anlatılamıyor. Dolayısıyla kafası karışık durumda.
Nedir bu sözcükler?
Mutasyon. Bilmiyor.
Mutant. Anlamıyor.
Varyant. Hiç haberi yok.
Pandemi. Haydaa o da ne?
Entübe. Vay be!
Filiyasyon. ?
Dahası var da kısa keseyim ve sabır dileyeyim.
Bu 17 günlük tam kapanma sırasında, “sokağa çıkma belgesi” ni kim verecek, kim alacak?
E – devletten deniyor ama o da çökmüş.
Yani sıkıntı üstüne sıkıntı.
En iyisi tüm güvenlik görevlilerine ceza makbuzu vererek ve izinli – izinsiz önüne gelene ceza kesme talimatı vermek.
Dolayısıyla hazineyi de biraz rahatlatmış olmaz mıyız?
“Cezayı kabul etmiyorum” diyen münafıklar çıkabilir.
Siz boş verin onları, kuzu kuzu ödettiririz evelallah.
Sıkıntı varmış.
Ne sıkıntısı yahu, neredeyse yaz geldi, ortalık günlük güneşlik.
Baharı görmeden yaz gelip geçecek neredeyse.
Bu arada emekçinin 1 Mayısı bayram olarak kutlamalarını da engelledik.
Yasağı dinlemeyip kutlamak isteyenleri gözaltına alıverdik.
Üstelik Emniyet Genel Müdürlüğünden bir yasak daha geldi;
Polis şiddetini görüntüleme yasağı…
Zaten sokağa çıkma yasağının 2. Gününün 1 Mayıs’a denk gelmesi bir rastlantıydı canım.
Şeker Bayramı geliyor.
Bakalım şeker gibi bir bayram geçecek mi?
Ah ah, şu ölümcül virüs olmasaydı, içki satılmasını yasaklar mıydık hiç?
4. Murat başedememiş, biz mi başedeceğiz?
Virüs işte, içki satışını yasaklarsak belki virüs de çekip gider diye düşündük.
Yani sıkıntı hala büyük…
|