Sahneye, organize suç örgütü lideri dedikleri bir adamı kim çıkardıysa çıkardı.
İktidarıyla, muhalefetiyle, yüce meclisiyle ve sokaktaki adamıyla herkes bu adamın açıklamalarına kilitlendi.
Yani sık sık değişen gündem bir daha değiştirildi ama ne değişme.
Ekonomik kriz, zamlar, memurun, emeklinin, işçinin, işsizin, öğrencinin, öğrenci velisinin, öğretmenin, sağlık çalışanlarının, kadın cinayetlerinin, intiharların, aşının ve daha nelerin nelerin adı geçmez oldu.
Organize suç örgütü lideri denen adamın açıklamalarına muhalifler skandal derken, iktidar ve yandaşları ilgisiz ve pişkin yanıtlarla durumu savsaklama çabasına girdi.
Konuyla ilgili konuşması gerekenler sessiz kalırken, konuşmaya çalışanlar da telaşla savunmaya çabalıyorlar.
Çabaladıkça bocalıyor ve durumu daha karmaşık bir hale sokuyorlar.
X
Oxford Üniversitesinde öğretim görevlisi Türk bir doktorun çalışmaları pek haber konusu olmuyor.
Almanya’da, virüs için aşı bulan ve üreten bir Türk Prof. Dr.un söyledikleri haber olmuyor.
Gençlerin ülkeyi terk edip Avrupa’ya, Amerika’ya gitmeleri haber olmuyor.
Bizde haber varsa yoksa Sedat Peker ve açıklamaları.
Üstelik yandaş medya bu konuyu bile haber olarak görmüyor.
Cumhuriyet savcıları, bu konu için neden kıllarını kıpırdatamıyor?
Anlaşılmayan da bu.
İç İşleri Bakanı, suç örgütü liderinin üstüne gitmeliyken, suç örgütü lideri bakanın üstüne gidiyor.
Şaşıp kalıyoruz.
İç İşleri Bakanı mı haklı, Sedat Peker mi haklı.
Hala kimse anlayamadı.
Sonunda suskunluğunu bozan AKP genel başkanı ve cumhurbaşkanı, partisinin gurup toplantısında yaptığı konuşmayla, geç kalsa da bakanına sahip çıktı.
Ve bu konunun suçlusunu, muhalefet partileri olarak açıkladı.
Karadeniz gezisine çıkan Meral Akşener’in, Rize’nin ilçelerinde bir takım kendini bilmezlerin sözlü saldırısına uğrayarak kargaşa çıkarmalarını, “gelin hanım dua etsin ki daha ileri gitmeden ders verdiler. Daha neler olacak neler?” dedi.
Böyle bir söylem, bundan sonra çıkabilecek olaylara zemin hazırlamaz mı?
Ayrıca, dil sürçmesi olsa gerek, “bay Meral” demesi de ilginçti.
Yani değerli okuyucu, hani biri “at izi it izine karıştı” demişti ya.
Bu karışıklık daha da katmerleniyor.
Sapın samana tozun dumana karıştığı bir iklimde, hepimiz ayni gemiye binmiş, dalgalarla boğuşuyoruz.
Dilerim fırtına sertleşmez.
Dilerim aklımızı başımıza toplar ve toplum olarak düze çıkarız.
Çünkü bu yükseltilen tansiyonun düşürülmesi gerek.
Amin…
|