Suçlu, tekil bir sözcüktür.
Suç işlemiş biri demektir.
Bu sözcük sonuna “lar” ekini alınca “suçlular” olur ve çoğul duruma gelir.
Biri bir suça bulaşmıştır.
Cinayet işlemiştir.
Birilerini gasp etmiştir.
Günün moda söylemiyle birinin malına çökmüştür.
Tek kişiyse suçlu denir.
Ancak arkasında suça teşvik eden, suçluyu perde arkasından destekleyen varsa, suçlu sözcüğüne “lar” çoğul eki girer ve suçlular olur.
Bu tür olaylarda bir piyon bulunur, ya suçu kabullenip itiraf eder, cezalandırılır ya da kendisini suça teşvik edenleri açıklar ve suçlular ortaya çıkar.
Şimdiye dek yaşanan bu tür olaylarda hep piyon bir suçlu bulunmuştur.
Suçlunun arkasındakiler hep sır olarak kalmıştır.
Durum böyle sürdükçe, suç oranında artışlar görülür.
Böyle durumlara hukukun unutulduğu, yargının zayıfladığı toplumlarda sık rastlanır.
Hukuk fakülteleri çok olan bir ülkede, hukukun unutulması, yargının zayıflaması, ilginç olduğu kadar acı bir durumdur.
Yargı bağımsızlığının olmadığı bir ortamda hukukun unutulması da normal karşılanır.
Böyle bir ortamda herkesin silahlanması da normal görülür.
Hele bir de buna iktidarda bulunanlarla yakınlık kurup, yasa tanımazlık yapanların çoğalmasını eklerseniz, öyle bir toplumun düzen tutması gecikir.
Namuslu, dürüst, yurtsever, demokrat, doğruya parmak kaldıran insanlar azalır ve ezilir.
Sevgili okuyucu.
Biri bir suç işleyip hemen yakalanıyorsa ve toplumda bu suçlunun tek başına olmadığı, arkasında birilerinin olduğu, kışkırtıldığı düşüncesi varsa, o suçlunun ceza alması hiç önemli değildir.
Çünkü esas suç ortakları kendilerini gizleyip, suçluyu ve işlediği suçu kınama yarışına giriyorlarsa, durum daha vahimdir.
Bu durumun yaşandığı toplumlarda her gün yeni bir olayla, yeni bir suçluyla karşılaşmak sık görünmeye başlar.
Önemli olan suçluyu yakalamak değil, suçluları yakalamaktır.
Ve gelişmiş toplumlarda böyle saçmalıklara rastlanmaz.
Neyse ki bizim toplumumuz, böyle saçmalıklardan uzaktır hamdolsun…
|