“Erdoğan, Baydın ile görüşmeyi bir saat erteledi.”
Yandaş medya, Nato’daki toplantının uzaması nedeniyle, Baydın – Erdoğan görüşmesinin bir saat ertelenmesi haberini böyle verdi.
Dünya biliyor, uzakta da olsam ben bile biliyorum ki, Nato’daki toplantı uzadığı için, Baydın – Erdoğan görüşmesi bir saat ertelendi.
Gazeteciliğin, özellikle yalaka gazeteciliğin geldiği noktaya bakar mısınız?
Baydın – Erdoğan ikili görüşmesini Erdoğan bir saat ertelemiş.
Cumhurbaşkanı için üzülmeye başladım desem inanır mısınız?
Bu kafadaki basın, yarın bir iktidar değişikliğinde, yeni iktidara yalakalık yapma yarışına girmez mi?
Gücünün ve işlevinin ayırdına olmayan, tek amacı bedavadan beslenmek olan basınla nereye kadar gidilebilir?
“Baydın’a haddini bildirdik.”
“Nato’ya vanminüt çektik.”
“Yumruğumuzu masaya vurduk.”
“Politikayı bırakan Markel bile reisimize hayran kaldı.”
Ve “dünya bizi alkışlıyor” gibi manşetten verilen haberler ve ağdalı köşe yazıları okursanız şaşırmayın.
Baydın – Erdoğan görüşmesi sonrası, bana göre Cumhurbaşkanına önemli bir soru soruldu;
Baydın’ın “soykırım” sözünün gündeme gelip gelmediği sorusu.
Yanıt; “hamdolsun gelmedi…”
Gelmediyse, cumhurbaşkanının gündeme getirmesi gerekmez miydi?
X
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu yeni partiler kurup muhalefete soyunuyorlarsa, bu bir günah çıkarma harekatı değil de nedir?
Biri 10 yılı aşkın birlikte çalışıp bakanlık yapmış.
Biri başbakanlık yapmış.
Bu politikanın cıvıması değil de nedir?
Öte yandan Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül ve hala parti kurma sevdası içinde kıvranan politikacılara ne demeli?
Sakın bunlara şaşırmayın.
Çünkü şaşıra şaşıra, şaşırmanın ne anlama geldiğini unuttuk.
Ben artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.
Tıpkı bulunan doğalgaza, altın ve gümüş yataklarına şaşırmadığım gibi.
Gülüp geçmeye çalışıyorum ancak onu da yapamıyorum…
|