Yükseköğrenim kurumlarının (YSK) sınavları yapıldı.
2,5 milyon genç adayın kimi kendini yeterli bularak sınava girdi kimi dershane dershane dolaşarak kimi de özel öğretmenler tutarak bu sınava hazırlandı.
Amaç, YSK da başarılı olmaktı.
Dilerim çoğu başarılı olmuştur.
Birçok konuda olduğu gibi bu YSK sınavı konusunda da ayrıcalığı olanlar var.
Bu ayrıcalığın ilki, sınav sorularının çalınıp, el altından bir kısım öğrencilere dağıtılmasıyla başladı.
Daha sonra, Suriyeli sığınmacıların, üniversite çağındaki çocuklarında yaşandı.
Onlara da istedikleri üniversiteye sınavsız girme ayrıcalığı tanındı.
Son olarak, bir anlaşmayla, Katarlı gençlerin, Türkiye’deki tıp fakültelerine, diş hekimliği fakültelerine ve eczacılık fakültelerine sınavsız girme ayrıcalığı verildi.
Benim gencim 2 dakika geç kalsa sınav salonuna alınmaz, elin Katarlısı sınavsız girer.
Bu anlaşmaya gör bizim bazı gençlerimiz de Katar’da okuyacak.
Bu Katarlılar kimler?
Türkiye’den bol miktarda arazi, yapı, kıyı, sahil alan petrol zengini, Gaziantep kadar toprağı olmayan bir aşiret devleti.
Benim, sabahlara kadar dersine çalışan, dershane dershane dolaşıp, eğitimi için ailesinin paralar harcadığı gençlerime yazık değil mi?
Bizim bazı gençlerimiz de Katar’da eğitim görecekmiş ya!
Petrol zengini bir kabile devletindeki eğitim düzeyini siz düşünün.
Bu eğitimde işbirliği anlaşmasının amacının, Katarlıların askeri tıp alanındaki bilgilerinden yararlanmak olarak açıklanması da muhteşem.
Bu durum, gençlerimizin Avrupa, Amerika özlemlerine nazire midir nedir?
Sedat Peker, yarın bu konuya da el atar mı?
Ya da hayırsever(!) Sezgin Baran Korkmaz, geniş çevresiyle bir görüşme yapıp, bu konuyu değerlendirir mi desem, adam Avusturya’da tutuklu.
Burada ve serbest olsa mutlaka bir şeyler söylerdi.
Çünkü o da derin bir adam.
Sedat Peker ve Sezgin Baran Korkmaz ile bir röportaj yapma fırsatım olsaydı, tek soru sorardım;
“Siz tek başınıza mıydınız ve size yol gösteren kimseler var mıydı?”
Her neyse.
Sonuç mu?
Gençlerimize yazık oluyor…
|