Başlığa bakıp felaket tellallığı yaptığımı düşünmeyin.
Gerçeklerden söz ediyorum;
Bu ülkede hiç orman yangını olmadı mı?
Çok oldu ve her yıl olur.
Bu ülkede hiç sel felaketi yaşanmadı mı?
Çok yaşandı ve her yıl yaşanır.
Önemli olan, geçmişteki bu tür felaketlerden ders çıkararak, gerekli önlemlerin alınması değil midir?
Peki, biz hiç ders alabilmiş miyiz?
17 Ağustos 1999 yılındaki Marmara depreminden ders aldığımızı söyleyebilir miyiz?
Son orman yangınları, son sel taşkınları, ders almadığımızın ve gerekli önlemler için kılımızı kıpırdatmadığımızın kanıtı değil midir?
X
Yaşanan sel felaketi konusunda, dere yataklarına apartman dikenin suçu yok mu?
Bunlara inşaat ruhsatı verenlerin suçu yok mu?
Yapı bittikten sonra, iskan ruhsatı verenlerin suçu yok mu?
Her akarsuya HES yapanların suçu yok mu?
Kesilen tomrukları, seli düşünmeden, dere yatağına gelişigüzel istifleyenlerin suçu yok mu?
Ve bu konularda sorumlu olanların göreceği cezalar yok mu?
X
Dünyanın neresinde olursa olsun büyük orman yangınları haberdir.
Sel felaketleri haberdir.
Günümüzde habercilik, görüntülü ve canlı olarak verecek teknolojiye kavuşmuştur.
Dürüst ve doğru habercilik, birçok doğru ve dürüst işte olduğu gibi, ceza ile ödüllendirilir(!) oldu.
Akarsu yatağına bina dikenler, bu iş için inşaat izini verenler, iş bittikten sonra iskan izini verenler, kesilen tomrukları gelişigüzel istifleyenler, her akarsuya HES yapanlar bakalım nasıl ödüllendirilecekler?
Bekleyip göreceğiz.
Memleketimden felaket manzaralarını ürpererek ve üzüntü içinde izliyorum. Orman yangınlarında, sel taşkınlarında yitirdiğimiz canların vebalini kimler üstlenecek acaba diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Kimsenin üstleneceğini sanmıyorum ama sonuçta birkaç günah keçisi bulunacağına eminim.
Nasıl emin oldum?
Bu felaketlerin şimdiden CHP zihniyetine, İP zihniyetine yıkılmasını örnek olarak verebilirim.
Politika, yaşanan çeşitli felaketlerde bile cıvımayı sürdürmüyor mu?...
|