( Bugün pek eski olmayan bir yazımı paylaşacağım. 21 / 12 / 2020 günü bu sütunda yayınlanmış.
Bakın bakalım, değişen bir şey var mı?)
Çok konuşan ancak çok az şey söyleyebilen insanlar için üzülüyorum.
Adam selam verip 5 kişinin oturduğu masaya gelip oturuyor.
Oturmasıyla birlikte konuşmaya başlıyor.
Bir süre sonra suskun olan 5 kişiden biri, sigara yakmak için çakmak arıyor, yok diyorlar.
Çakmak bulmak için kalkıp gidiyor.
Daha sonra biri, sesli bir biçimde genzini temizliyor, “galiba grip oluyorum” diyor ve kalkıp gidiyor.
Çok konuşan ama az şey anlatan adam konuşmasını sürdürüyor.
Masada kalan 3 kişiden biri, saatine bakıyor ve “aa haberlere 3 dakika kalmış” diyor ve haber dinleme bahanesiyle gidiyor.
Masada kalan 2 kişi, çok konuşup az şey anlatana hep “he hı” diyor ama dinlemediklerini belli eden davranışlar sergiliyorlar.
Çok konuşan ve az şey anlatan adamın bir türlü hızı kesilmiyor.
Masada kalan iki kişiden biri, hızlı ve haykırır biçimde hapşırıyor, ardından, “özür diliyorum, galiba covit olmuşum” deyince, çok konuşan ama az şey anlatan adam, ayağa kalkıp, “geçmiş olsun, hadi eyvallah” deyip gidiyor.
Kalan 2 kişiden biri, “covit olmuşum” diyen arkadaşına dönüp, “yahu ne güzel covit oldun. Tam covit olacak durumu tespit etmene hayran oldum”diyor ve işletmeciye sesleniyor; “bize iki sade kahve yapar mısınız?”
Biraz sonra kahveleri geldiğinde tokuşturarak, kahkahalarla ve höpürdeterek içiyorlar.
Son söz;
Deli duygular her insanda vardır.
Akıllı olarak bilinen insanlar, deli duygularını kontrol altında tutabilenlerdir.
Herkes çevresine şöyle bir bakıversin.
Özellikle de yüce meclise.
Seçilmişlerin toplandığı ve hiçbir kıymet – i harbiyesi kalmayan meclise.
Bana katılırsınız ya da katılmazsınız.
Ama çevrenizi bir gözlemci duyarlılığıyla incelerseniz, hak vereceğinize inanıyorum.
Dünyaya da ayni gözlemci anlayışıyla bakabilirsiniz.
Allah herkesi akıllı geçinen deliliklerden korusun…
|