Geçtiğimiz gün 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 99. yılıydı.
Görevi halka haber vermek olan bazı haber kanalları, böyle bir haberi geçiştirdi.
Utanmasalar vermeyecekler ama demek ki daha ar damarları çatlamamış, geçiştirerek olsa da verdiler.
Bu tür haber kanalları, cennet ülkemde orman yangınları yaşanırken, onlar dünyanın çeşitli ülkelerindeki orman yangınlarını verdiler.
Bu tür haber kanalları, cennet ülkemde sel felaketi yaşanırken, onlar dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan sel felaketlerini verdiler.
Meksika’yı, Nev Orleans’ı, Amerika’daki kasırgayı, Afrika’daki kuraklığı verdiler.
Verdikleri de haberdi ancak kendi ülkelerinde yaşananları görmek istemediler.
Tunceli dağlarında yaşanan orman yangınlarını haber yapmaktan çekinmediler mi?
Tunceli vatan toprağı değil miydi?
Bizim ülkemizdeki orman yangınlarını, sel felaketlerini es geçerek, “bakın oralarda da orman yangınları var, sel felaketleri var” havasına girerek, yalnız bizde değil, her ülkede var deme çukuruna düştüler.
İlginç ve utandırıcı bir haber anlayışımız gelişti.
Birçok haber kanalı ve bazı gazeteler, İzmir’in dağlarında açan çiçekleri görmezden geldi.
Bize, seçim barajının düşürülmesi noktasına neden gelindiğini anlatamadılar.
Ürktüler.
Şişen elektrik faturalarını irdeleyen haberci var mı?
X
Zafer Bayramı öncesindeki Cuma hutbelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için dua edildi mi?
Mustafa Kemal bize böyle cennet gibi bir ülke bağışlamasaydı, biz minbere çıkıp gerine gerine hutbe okuyabilir miydik?
Sonuç olarak ülkede her konuda bir gerginlik var.
Bir yerlerde bir tıkanma ve çareler arama çabası var.
Tıkanıklık çözülür mü?
Çare bulunabilir mi?
Üzülerek belirteyim ki onlar da bilmiyor ben de bilmiyorum.
Allah aşkına bilen var mı?...
|