Aşı karşıtları İstanbul’da miting düzenledi.
Bu eylem için izin istediler.
Kaymakam izin vermedi.
Vali gerekli izini verdi.
Böyle bir eyleme izin vermek, mitinge katılanların ifade özgürlüğüne saygılı olmaktır diye düşünüyorum.
Bu arada aşı karşıtı olmadığımı da belirtmek isterim.
Her gün 300 e yakın insanımızı alıp götüren bu ölümcül virüs için, tek çıkar yolun aşı olmaktan geçtiğini unutup, aşıya nasıl karşı olabilirim?
Diğer taraftan aile hekimleri ve sağlık çalışanları, Ankara’da hak arayışı eylemi düzenlediler.
Salgın döneminde yoğun çalışma koşulları içinde canhıraş çalışırken, maaşlarının düşmesine tepki gösterdiler.
Bu iki gurup da ayrı ayrı düşüncelerini dile getirdiler ve olaysız bir biçimde dağıldılar.
Bu iki eylemde de herhangi bir güvenlik müdahalesine tanık olmadık.
Keşke Soma’da ölen maden işçileri için yürümek isteyen yakınlarına da izin verilseydi.
Keşke hak arayan işçilerin de miting yapmasına izin verilseydi.
Keşke üzüm üreticisine, fındık üreticisine, zamlı elektriği, zamlı doğalgazı protesto etmek isteyenlere de izin verilseydi.
Keşke 1 Mayıs’lara, Nevruz’lara da izin verilseydi.
Çeşitli haksızlıklar için miting düzenleyip ses duyurmak, dikkat çekici ve uyarıcı olacağından, ifade özgürlüğüdür.
Seçilmişler ve bazı atanmışlar, halkın ifade özgürlüğüne şaşı bakıp dikkate almadıkça, koltuklarını da tehlikeye atmış olmazlar mı?
Sonuç olarak; her ne kadar aşı karşıtı değilsem de aşı karşıtlarının yaptığı mitingi ifade özgürlüğünü kullanma olarak görüyorum.
Ve bu mitinge izin verenlerin ise ifade özgürlüğüne saygılı olduklarını, yerinde bir davranış sergilediklerini düşünüyorum.
Bu tür eylemlere polisiye müdahaleler ve yaşanan çeşitli gerginliklerin sürüp gitmesi, ülkemin insanlarını daha da gerecektir…
|