Dünyanın “en” büyük havaalanını biz yaptık.
Dünyanın “en” yüksek binasını biz yaptık.
Dünyanın” en” geniş yatıp yuvarlanacağımız halk bahçelerini biz yaptık.
Rusya’da “en” büyük camiyi biz yaptık.
Amerika’da 36 katlı Türkevini biz yaptık.
Afrika’da “en” ler yaptık.
İstanbul’da 78 katlı merkez bankası binasını yapmaya biz soyunduk.
“En” geniş halk bahçelerini, yatıp yuvarlanmak için biz yaptık.
“En” geniş, “en” yüksek, “en” büyük her şeyi biz yaptık.
Ve “en” büyükleri, “en” yüksekleri, “en” genişleri yapmayı sürdürüyoruz.
Bunca “en” ler arasında “en” düşüklükler yok mu?
“En” ler bitmez.
“En” düşük asgari ücret bizde.
“En” yüksek fiyatlar bizde.
“En” düşük(!) covit 19 rakamları ( dünya sağlık örgütü inanmasa da) bizde.
Açıkta kalan üniversite mezunlarının “en” çoğu bizde.
Üniversite sınavlarını kazanıp, yatacak yer bulamayanların da “en” çoğu bizde.
Kepenk kapatan “en” çok küçük esnaf bizde.
Borç sarmalında bocalayan ve çözümü intihar etmekte bulanlar bizde.
Komşusu aç yatarken, ejder meyvesiyle beslenenler bizde.
Kıbrıs eşeği yokken, son model otomobil sahibi olanlar bizde.
“En” çok intiharlar, “en” çok iflaslar, “en” çok konkordatolar bizde.
Bu “en” lerin nedenini sorup sorgulamayanlar da bizde.
Gelin bu “en” leri fazla uzatmayalım.
Yazanın da, okuyanın da başı ağrıyabilir.
Ne yapalım?
Her şeyi günlük güneşlik görelim, rahatlayalım.
Vicdanınız, aklınız, iz’anınız kabul ediyorsa bunları da kabul edin.
Etmeseniz de kıymet – i harbiyesi yok ya.
Yine de günlük güneşlik bir ülkede yaşadığınızı düşünün, aç da olsanız yatın, uyuyun.
Çünkü neredeyse ben de uyumaya, uyutulmaya başladım.
Hep birlikte uyuyalım mı?
Hadi iyi uykular efendim…
|