(Bu yazım bundan tam 13 yıl önce, 10 Ocak 2008 tarihinde yayımlanmıştı.
13 yıl öncesi ve 13 yıl sonrası.
Bakın bakalım değişen, gelişen bir şey var mı yoksa daha aşağılara mı yuvarlanmışız?
13 yıl sonra yeniden paylaşmak istedim.)
Enerji Bakanı Hilmi Güler, cumhurbaşkanı ile birlikte Amerika’ya gittiği gün, İran, Türkiye’ye verdiği doğalgaz vanasını kapattı.
Bakan gitmese, İran vanayı kapatmayacak mıydı?
İşte onu bilemem.
Ancak benim milyonlarca ton rezervli linyitim varken, milyarlara mal olan hidroelektrik santrallerim varken, bu kaynakları kullanmadan dışardan doğalgaz alıp, elektrik üretiminde kullanmak nemenem bir şeydir anlayamıyorsunuz.
Büyük harcamalarla başlayan doğalgaz altyapısı Gaziantep’te sürüyor.
Yollar köstebek yuvasına döndü.
Kaz – kapat, eş – kapat asfalt bozuldu, yollar yol olmaktan çıktı.
Çalışmalar hala sürüyor.
İran’ın doğalgaz vanasını kapatmasının ilki de deği bu.
İran, doğalgaz vanasını geçtiğimiz yıl yine kapatmıştı.
Ne tür önlemler aldık?
Hiç…
Baksanıza, Enerji bakanı cumhurbaşkanı ile birlikte Amerikalarda kulaç atıyor.
Biz, “kara elmas” diye adlandırdığımız kömürümüzü çıkaramadıktan, çıkarıp kullanamadıktan sonra, milyar dolarlara mal olan hidroelektrik santrallerimizi tam yol çalıştıramadıktan sonra ve tükettiğimiz elektriği ithal ettiğimiz doğalgazla ürettikçe, böylelikle geçmişten ders almamayı sürdürdükçe, her şeye müstahak değil miyiz?
Bu aymazlıkların cezasını, tüketiciye % 20 yansıyan elektrik faturalarıyla görmüyor muyuz?
Biz yeraltı, yerüstü zenginliklerimizi ne zaman değerlendireceğiz?
Ne zaman kullanacağız?
Biz ne zaman kendimiz olacağız?
Dış icazetli iktidarlar, bu işlerin üstesinden gelebilir mi?
Ortadoğu’da büyük bir güç olduğumuzun ne zaman farkına varacağız?
İran’dan doğalgaz satın alıyoruz, elektrik üretiminde kullanıyoruz, ürettiğimiz bu elektriğin bir bölümünü de Kuzey Irak’a veriyoruz.
Şu çelişkiye bakın…
|