Hepimizin yüce bildiği, halkın iradesinin temsil edildiği yüce mecliste, bütçe görüşmeleri başladı.
Bu görüşmelerin pek sakin geçeceğini zaten sanmıyordum.
Arada bir de olsa meclis televizyonundan yayımlanan oturumları, bazen gülerek, çoğunlukla da ürpererek izliyorum.
Politikacı değilim ama gazetecilik refleksiyle politikadaki olan bitenleri izlemeye çalışırım.
Övünülecek bir şey olmadığını biliyorum ama itiraf etmeliyim ki hiçbir partinin üyesi de değilim.
Devam eden bütçe görüşmelerini de fırsat buldukça izlemeye çalışıyorum.
Yüce bildiğimiz mecliste nezaket, zarafet, hoşgörü ve saygının kalmadığını görmek beni üzüyor.
Yüce meclisin sayın üyeleri sinkaflı sözlere, çeşitli hakaretlere, sataşmalara, hoşgörüsüzlüklere alışmış olmalılar ki CHP Genel Bakanı Kılıçdaroğlu’nun sakin kişiliğine yakışmayan bir el hareketini büyük bir olay haline getirdiler.
Sakin ve kibar bir kişiliği olan Kılıçdaroğlu’na bu hareketi yakıştıramadığımı
belirtmek isterim.
Ancak buna gelinceye kadar, yüce meclisin görkemli genel kurul salonunda ne hakaretlere, ağıza alınmayacak kadar ne çirkin sözlere sahne olduğunu, meclis televizyonono isleyenler bilir.
Hani Kılıçdatoğlu, anamuhalefet partisinin lideri ya öyleyse vurun abalıya.
Artık bu konuyu dillerinden düşürmezler.
Isıtıp ısıtıp gündeme getirirler.
Yüce mecliste birbirlerine sayın diyenlerin sille tokat yumruk kavgalarını az izlemedik.
Sonuncusuna da İç İşleri Bakanlığının bütçesi görüşülürken tanık olduk.
Sonuncusu diyorum ama bu hoşgörüsüzlükle bu hırsla gidilirse, sonuncu kavga olmayacak.
Hele bir de alkış furyası var ki neye sayarsanız sayın.
Halktan oy alarak, halkı yönetmek için yüce meclise giren vekiller, bu kavgalarla yüce meclisi cüce meclise çevirmesinler de.
Çünkü yüce meclisteki gidişat pek hoş değil…
|