Günümüzde üzülerek her şeyin bozulduğunu görüyoruz.
Sıralamaya koyarsak, ilkin halkı yönetme sanatı gibi kutsal bir işlevi olan politika bozuldu.
Sonra bazı politikacılar.
Derken bu bozulma, bulaşıcı bir hastalık gibi çeşitli mesleklere bulaştı.
İnsanların birbirine güveni kalmadı.
En büyük bozulma, halka doğru haber vermek gibi bir görevi olan gazetecilikte yaşandı.
Herkes gazeteci oldu.
Yaygın medya kuruluşları, “çekin, gönderin, yayınlayalım” sloganıyla, gazetecilikteki bozulmanın üstüne tüy dikti.
Her dönemde muhalif olduğunu bildiğimiz gazetecilik mesleğinde iktidar yanlısı ve iktidara teslim olan gazeteciler türedi.
Ve bu iktidar yanlısı kesim, iktidarlar tarafından korunup kollandığı için virüs gibi çoğaldı.
Bunca girişten sonra asıl konumuza gelelim;
Antep’in düşman işgalinden kurtuluş günü olan 25 Aralık yaklaşırken yerel politikacılarımız da çeşitli alanlarda şov yapmaya başladılar.
25 Aralık kurtuluş günü etkinlikleri kapsamında Habertürk Televizyonu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya Gaziantep’e davet edilerek, Anakent Belediye Başkanı Fatma Şahin ile bir söyleşi yapması sağlandı.
Bu söyleşi sırasında yaşanan çirkinliklerle Gaziantep ve Bakan başkan Fatma Hanımefendi yine gündeme oturdu.
Ancak bu gündeme oturma, köfte yoğurma gibi çeşitli şovları geride bıraktı.
Söyleşi sırasında, teknik bir sorundan dolayı sorunu çözmeye çalışan İHA kameramanı Ahmet Demir’e, yaygın basından büyük gazeteci(!) Muharrem Sarıkaya’nın tokat atması, gündeme damgasını vurdu.
Ayrıca Anakent Belediye Başkanı Fatma Şahin’in, hiçbir şey olmamış gibi söyleşiye kaldığı yerden devam etmesi, tokattan daha büyük ses getirdi.
Tokattan sonra başkan ne yaptı?
Tokatçı Muharrem’in, kameraman Ahmet Demir’den özür dilediğini söyledi.
Hiçbir refleksi olmadı ve hiçbir tepki göstermedi.
Başkan Şahin ne yapmalıydı?
Bana göre, söyleşiyi kesip, Muharrem Sarıkaya’ya kapıyı göstermesi ve hemen yerel basını davet ederek kameraman Ahmet Demir ile oturup kahve içerken görüntü vermesi ve olayı kesin bir biçimde kınaması gerekirdi.
Politikanın bozulması nedeniyle böyle bir davranış sergilenemedi.
Böyle tutarsızlıklara, duyarsızlıklara, pişkinliklere üzülmek de hep bize düşer oldu...
|