(Bu yazım, geçtiğimiz yıl 25 Aralık günü bu sütunda yayımlanmıştı.
Yazımın ikinci bölümündeki Gaziantep tarifim, daha da katmerlenmiş biçimde sürüyor.
Yerel yöneticilerimiz de ayni yöneticiler.
Ayni yazıyı bir kez daha paylaşmak istedim.
25 Aralık Kutlu olsun.
Şehitlerimize saygıyla…)
25 Aralık
Antep’in düşman işgalinden kurtuluş günü.
100. yılını kutluyoruz.
100 yıl önce Antep, henüz Gaziantep değildi.
Gazilik unvanı, kurtuluş sırasında gösterdiği dirençten ve özveriden dolayı Gazi Mustafa Kemal’in önermesiyle Türkiye Büyük Aralık Millet Meclisi tarafından verildi.
Antep, bu gazilik beratını durup oturduğu yerde almadı.
İlkin İngiliz’e karşı direndi.
Daha sonra Fransız’a karşı dişi ile tırnağı ile boğuştu.
Aç kaldı ama direnmeyi sürdürdü.
Bu sırada Ankara’da görüşmeler sürüyordu.
25 Aralık 1921 günü, Fransa ile Ankara antlaşması imzalandı ve Fransa askerleri arkalarında nice acılar bırakarak Gaziantep’i terk ettiler.
İşte o günden bu yana her 25 Aralık “Kurtuluş Günü” olarak kutlanır.
Şahin Beyler, Karayılanlar ve nice şehitler anılır.
X
Gerek kendi direnişiyle gerek Ankara Antlaşmasıyla işgalden kurtulan Gaziantep, kendi yağıyla kavrularak bir sanayi kenti oldu.
Üstelik devlet desteği görmeden.
Gaziantep, kendi girişimcilerinin atağıyla Gaziantep oldu.
Herhangi bir devlet desteği görmeden gelişerek sanayileşmek, Gaziantep’e yakıştı.
Örnek il olarak gösterilir oldu.
Günümüzün Gaziantep’ine gelince;
Çarpık yapılaşmayla, trafik kargaşasıyla, hızlı göç alımıyla ve yanlış bir dış politikadan dolayı, ülkesinden getirilen yüzlerce Suriyeli sığınmacıyla cebelleşmeye başladı.
Salt kendini düşünen politikacılarını yazmaya bile gerek görmüyorum.
Yerel yöneticilere sorarsanız, güllük gülistanlık durumdayız.
Dünya Gaziantep’e, Gaziantep yemeklerine, baklavasına, fıstığına bayılıyor.
Eğitimde uçmuşuz(!)
Tarımda, sağlıkta, sosyal güvenlikte üstümüze yok(!)
Çeşitli festivallerle kentimizi geliştiriyor, geliştiriyor, geliştiriyoruz.
Lüks arabalarımızla, en yoksulumuzun elinde akıllı telefonlarla, birbirimizi tanımadan yaşayıp gidiyoruz işte.
Şahinbey kalkıp Gaziantep’e baksa “fücceten” ölür.
Karayılan kalkıp baksa, kurşun yemiş gibi olur.
Direnerek ölen şehitlerimiz, kaldıysa gazilerimiz, şimdinin Gaziantep’ine ve bizim halimize bakıp utanmazlar mı?
Bu girişimcisi bol güzel kenti yaşanmaz hale getirenler, sığ görüşlü politikacılar değil mi desem bana gücenecekler olur.
Onun için demiyorum.
Allah bizim müstahakkımızı veriyor diyeyim bari…
|