Yıllardan beri politikacıların dilinden düşmeyen bir söylem var;
“patron sizsiniz”
İktidarda olsun, muhalefette olsun bu “patron sizsiniz” teranesi sürüp gider.
Son günlerde daha sıkça söylenmeye başlandı.
Peki, bunlara göre patron kim?
Seçmen.
Seçim öncelerinde hatırlanarak adam yerine konan seçmen.
Seçmen kim?
20 yaşını doldurmuş sıradan yurttaşların tümü.
Kandırılması kolay olan saf, temiz, iyi niyetli, her duyduğuna inanan güzel insanlar.
X
Ortada herhangi bir durum yokken, “ezan dinmez, bayrak inmez” çığlığı atan politikacılara inanırlar.
80 yaşıma geldim, bu ülkede bayrağı indirecek, ezanı susturacak bir dangalağa rastlamadım.
Ancak Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün heykellerine saldıran, parçalamaya çalışan, yıkmak isteyen yobazlara tanık olduk.
Onları “meczup” diye yaftalayıp sokağa salmalarını da gördük.
X
Hep söylerim, politika kutsal bir sanattır.
Halkı yönetmek gibi önemli bir görevi vardır.
Günümüzde politika, düşünen, akıllı insanların bulaşmak istemediği bir konuma getirildi.
Küfürler, hakaretler, belden aşağı vurmalar, yalanları doğruymuş gibi bağırarak söylemeler, aşağılık, şerefsiz, vatan haini dangalak gibi yönetene yakışmayan söylemlerle, “patron sizsiniz” dedikleri halkı görmezden gelmeler gırla gitmiyor mu?
Halkı yönetme sanatı olarak kutsal bildiğimiz politika bu mu?
Tabi ki değil.
Ancak bu duruma getirildiğini üzülerek görmüyor muyuz?
Yoksa ben mi abartıyorum?
Yaklaşık 60 yıldır her seçimde oy kullanarak yurttaşlık görevini yerine getirdiğine inanan biri olarak, çok politikacı gördüm, çok politikacıyla tanıştım.
Günümüzde, birbirlerine “sayın” diye hitap ettikten sonra ağzına geleni söyleyenlerin çoğaldığını görmek bir yurttaş ve seçmek olarak incitiyor beni.
Ve “patron sizsiniz” teranesine artık inanmak istemiyorum…
|