Tohum zamlı.
Mazot zamlı.
Tarım ilacı zamlı.
Gübre zamlı.
Ve tümü ithal.
Bunca zamma karşın emek ucuz.
Üretici eker biçer ancak kazanamaz.
Üstelik borçlu çıkar.
Borçlu insan da başı dik gezemez.
Uyanık geçinen insan, Ankara’yı örnek alır.
Kendisine emanet edilen kasadan altın çalar.
Ortada kayıp altın vardır ama hırsız bir türlü bulunamaz.
Neden bulunamaz?
Belki bu duruma göz yuman güçlü bir ortağı vardır da ondan.
İyi ki böyle durumları araştırıp ortaya çıkmasını sağlayan belediye meclis üyeleri ve böyle haberlere yer veren basın yayın organları var da haberimiz oluyor.
Yoksa kimin eli kimin cebinde, kimsenin haberi olmayacak.
Olsa ne oluyor ki?
Toplumun üstüne kül elenmiş, bir de korku ile karışık nemelazımcılık olunca, olayı gün yüzüne çıkaranın eli kolu bağlanıyor.
Yani sıkıntılı bir ekonomik durumda, kör tuttuğunu öpüyor.
Çünkü sistem böyle işliyor, üstelik herkesin gözleri önünde.
X
Sahte para, sahte deterjan, sahte yağ peynir, sahte doktor, sahte savcı, sahte polis, sahte plaka, sahte kimlik, sahte pasaport.
Hadi uzatmayayım.
Sonuç sahte insan.
Hepsini düzeltmek kolay ama insanın sahtesini anlamak ve düzeltmek zor olsa gerek.
Bir tostun 300 liraya, bir küçük sunun 50 liraya satıldığı turistik bölgelerde yaşamak ne güzel değil mi?
Asgari ücretli bir yurttaş günde 3 öğün tost yiyip 3 şişe küçük su içebilir mi?
Karamsarlık diz boyu.
Yahu ben iyimser bir yazı yazamayacak mıyım?
İnşallah yazarım ve o zaman belki bana maşallah dersiniz.
Ve son söz;
Binlerce dönüm orman alanı yandıktan sonra, sonunda kontrol altına alındığı açıklandı.
Geçtiğimiz yıllarda yaşanan orman yangınlarından ders alıp, yangına hazırlık yapamamışız.
Konunun en acı yanı, geçmiş yangınlarda olduğu gibi bu yangının da politize edilmesi.
X
Bakın, yukardan aşağı maaş artışlarındaki dengeye(!) değinmek bile istemedim.
Onu da siz kendi aranızda tartışın…
|