2011 yılında bu yana, güney komşumuz Suriye batağındayız.
Üstelik sınıra yakın kentlerini (Azez, Carabulus gibi) biz yönetiyoruz.
Komşu bir ülkenin bazı kentlerini yönetmek, nasıl bir dış politikaysa.
Suriye’deki kargaşadan kaçanlara, hatta bilerek ve isteyerek getirilenlere kucak açtık.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) diye bir çapulcu gurubunu eğittik, donattık, maaşa bağladık.
Katil Esad’a karşı oldukları için, bu çapulcu taifesine hep destek verdik.
Güney sınırımız yolgeçen hanına dönerken, bir de doğu sınırımızdan göç almaya başladık.
Dolayısıyla doğu sınırımız da yolgeçen hanına döndü.
Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelenleri de bağrımıza bastık.
Bu sığınmacıların varsıl olanlarına, ilkin 250 sonra 400 milyon dolara mülk alanlarına, yurttaşlık hakkı verdik.
Birleşmiş Milletler, dünyada en çok sığınmacıyı barındıran ülke olduğumuz için bize teşekkür etti.
Bu gazla gurur duyduk, övündük.
Başta sınır kentleri olmak üzere, sığınmacı sıkıntısı hala sürüyor.
Ve şehit haberleri yüreğimizi yakıyor.
X
Cennet ülkemde seçim rüzgarları esmeye başlayınca, bu yanlış dış politikadan U dönüşü yapmaya başladık.
Oysa böyle bir dış politikanın yanlışlığını, muhalefet partileri, emekli büyükelçiler (hani monşer denenler), bazı dış politika yazarları yıllardır söyleyip, yazıp durdular, uyarı görevi yaptılar.
Dinleyen olmadı.
Ve seçim rüzgarlarının esintisiyle uyandılar, barışın yollarını aramaya başladılar.
Geç kalınmış olsa da çözümün barışta olduğunu sonunda anladılar.
Pek kolay olmayacak, tez zamanda gerçekleştirilemeyecek olsa da barışa doğru adım atılması sevindiricidir.
Bu barış yolunda, besleyip, eğitip, donatıp desteklediğimiz ÖSO denilen guruba dikkat etmek gerekir.
Çünkü bize karşı gösterilere başladılar.
Bu ÖSO konusu kökten çözülmedikçe, barışla kucaklaşmak zora girecektir.
Sonuç olarak, Suriye konusunda 11 yıldır yürütülen bu yanlış dış politikadan ne kazandık, ne kaybettik?
Dile kolay, 11 yılın bedeli bize ağır oldu.
Bu konuda büyüklerimizin ferasetini görmek, artık hakkımız değil mi?
Ancak uzlaştırmaya soyunan ve kim oldukları belli bazı adamlardan medet ummadan.
Çünkü barış masasına oturacakların iyi seçilmesi gerek.
Hadi bakalım, kolay gele…
|