Toplum psikolojisinde, tahrik ve teşvik kavramları, tehlikeli kavramlardır.
Tahrik ve teşvik, olayları tetikler, küçük olayların birdenbire büyümesine neden olur.
Şiddetle bir yere varılamayacağını hala anlayamayan ya da anlamak istemeyen ilkel beyinler, tahrik ve teşvik için ana malzemelerdir.
Altyapısı hazırlanmadan ve ne olduğu kamuya anlatılmadan ortaya sürülen “açılım” söyleminden sonra, tahrik ve teşvikle çıkan olayların arttığına tanık oluyoruz.
Ve bu olayların sonucunda da yine yürekler yanıyor, yine analar ağlıyor.
Yaklaşık bir ay önce, İstanbul’da, dershaneye gitmek için otobüse binen gencecik bir kız olan Serap Eser, tahrik ve teşvik edilmiş çocukların otobüse attıkları Molotof kokteyli ile yanarak ağır biçimde yandı.
Yaşamak için direnen Serap başaramadı, yaşamını yitirdi.
Geçtiğimiz gün yine tahrik ve teşvik sonucu, Diyarbakır’da çıkan olayda da gencecik bir üniversite öğrencisi Aydın Erdem, kör bir kurşunla yaşamını yitirdi.
Serap Eser üniversiteye hazırlanan bir gençti.
Tahrik ve teşvik sonucu çıkarılan kargaşa, ölümüne neden oldu…
Aydın Erdem, Dicle Üniversitesi’nde okuyan gencecik bir öğrenciydi.
Tahrik ve teşvik sonucu yola çıkan bir kör kurşun, onu da alıp götürdü.
xxx
“Açılım” çerçevesinde düşünülen, tahrik ve teşvik sonucu taş atan çocuklarla ilgili yasal düzenlemenin ertelenmesi, tahrik ve teşvik sonucu çıkan olayları durduracak mı?
Öncelik, tahrik ve teşvikçilerin saptanması değil midir?
Çocukları hapse atmanın çözüm olamayacağı gün gibi ortada.
Dahası var, bu ülkenin çocuğu biter mi?
Üstelik çocuk yapmaya teşvik eden bir anlayış tarafından yönetilmiyor muyuz?
Çözüm akılcı, tutarlı, ödünsüz, omurgalı ve toplumun her kesimi ile uzlaşıya dayalı olmadıkça, bu olayların önünün almak olası değildir.
Hele hele hamaset nutuklarıyla, “basın abartıyor” söylemleri, bu konuya hiç mi hiç çözüm getirilemez.
Baksanıza, İç İşleri Bakanı basın toplantısı yaparak, “açılım” için “bu konuda da durmak yok, yola devam” derken, Tokat’ın Reşadiye ilçesinden 7 şehit haberi geldi.
Herkesin aklını başına toplamasının zamanı geçmiyor mu?...
|