Bir zamanlar Kurtlar Vadisi diye bir dizi vardı.
Fırtına gibi eserdi.
Çünkü vurdulu kırdılı bir yapımdı.
Sanki derin devletin senaryosunu yazmışlar ve dizi yapmışlardı.
İlk birkaç ay ben de izlemiştim.
Bu dizide birilerinin öldürülmediği, yaralanmadığı, kaçırılmadığı, işkence yapılmadığı, sorgulanmadığı bir bölüm yoktu.
O dönem dizinin oyuncuları, dizideki adlarıyla Polat Alemdar, Memati ve Abdulhey idi.
Rütbeli rütbesiz birçok yetkiliyi oynayan oyuncular da vardı.
Aklı biraz külhanbeylikte olan gençler, bu oyuncuların giyimine, yürüyüşüne, racon kesişine özenmeye başladılar.
Yani Kurtlar Vadisi, gençlik için kötü örnek olmuştu.
Sokaklarda, caddelerde “yan baktın” kavgaları çıkardı.
“Omuz attın” tartışmaları yaşanırdı.
Neredeyse, “gözünün üstünde kaşın var” diye suçlamalarla kavgalar olurdu.
Hani kurt suyun başında durmuş, aşağıda su içen kuzuya, “suyumu bulandırdın” diye ham yapmış ya!
Bu tür diziler, gençliği kurt olma noktasına taşıyordu.
Neyse ki dizi bayatladı, izleyen pek kalmadı.
Belki de ben öyle sanıyorum.
Çünkü toplumdaki gerginlik hala sürüyor.
Böyle bir konuyu yazmak nereden aklıma geldi?
Valla bilemiyorum.
X
Geçtiğimiz gün bir televizyonda haber izlerken, ilginç olduğunu düşündüğüm bir haberle karşılaştım.
İstanbul’da adamın bir satış elemanı arıyor.
İşyerinin camına bir ilan asmış.
İlanda aynen şunlar yazıyor;
“Türkçe bilen satış elemanı aranıyor.”
Şaşakaldım, ürperdim.
Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’da adam, Türkçe bilen eleman arıyor.
Epey yabancılaşmışız demek ki.
Ürpermekte haksız mıyım?...
|