Necmettin Erbakan, bir parti kurdu.
Adına Milli Nizam Partisi dedi, parti kapatıldı.
Ardından Milli Selamet Partisini kurdu, onu da 12 Eylül kapattı.
Yerine Refah Partisi kuruldu.
Refah Partisi de kapatıldı.
Politikanın verimli toprağında, her kapanmadan sonra yeni bir parti doğuyordu.
Bu kez Fazilet Partisi kuruldu.
O da kapatıldı…
Ayni partilerin uzantısı olan bir parti, günümüz çok partili demokratik sisteminde siyasal yaşamını sürdürüyor.
xxx
HEP kuruldu, kapatıldı.
Yerine DEP kuruldu, kapatıldı.
Onun yerine HADEP kuruldu, o da kapatıldı.
Ardından DTP kuruldu.
Bu kez de DTP kapatıldı.
Çok partili demokratik sistemimiz, başka bir ad altında kurulacak yeni bir partiye daha gebe…
xxx
Cumhuriyet tarihinin tek partili döneminde, 1946 yılında çok partili sisteme geçtikten sonra ve 1963 yılında kurulan Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan birçok parti var.
Neymiş efendim?
Parti kapatmak çözüm değilmiş.
Çözüm getirmiyormuş.
Çözüme katkı sağlamıyormuş.
Bilmem anlayabildik mi?
Son parti kapatma olayına herkesin bakışı da “hukuken doğru, siyaseten yanlış” biçiminde.
Eeee, n’olacak?
Şimdi biz hukuken mi düşüneceğiz, siyaseten mi?
xxx
Bir siyasal parti, terör örgütüne arka çıkarsa.
Bir siyasal partinin mensupları, yasaların suç saydığı söylemlerle miting alanlarını inletirse.
Bir siyasal parti, kapatılmak için ne gerekiyorsa yaparsa.
Kapatılır…
Çözüm müdür?
Değildir.
Şimdi terör duracak mı?
Şimdi dağlar piknik alanı olacak mı?
Şimdi Türk – Kürt kardeş kardeş, kol kola ülke bütünlüğü için uğraş verecek mi?
Birkaç yıl öncesine kadar böyle bir ayrım yoktu.
Yanlış, tutarsız, günü kurtarmak için yapılan güdümlü politikalar, insanları birbirine kuşkuyla bakar duruma getirdi.
Böyle tehlikeli bir kargaşadan parti kapatmakla kurtulacağını sanan anlayış sakattır, tutarsızdır, hastadır…
Önümüzdeki günlerde kargaşa daha da büyüyerek azabilir.
Devlet adamlığı, kargaşanın büyümesinden çıkar ummak değil, kargaşaya kalıcı çözümler üretmektir.
|