Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda bize, doğruyu desteklemek ve alkışlamak, yanlışa karşı çıkmak ve yanlış yapanı uyarmak öğretildi.
Kimler öğretti?
İlkin annemiz, babamız öğretti, sonra da değerli öğretmenlerimiz öğretti.
Şimdi ne anne babamız kaldı ne de hep doğruya parmak kaldırmamızı öğütleyen öğretmenlerimiz kaldı.
O güzel insanlar ışıkla içinde uyusunlar.
X
Bu geçmişe dayalı kısa bir açıklamadan sonra, konuyu yüce meclise getireceğim;
Bu yüce mecliste, herhangi bir muhalefet partisince verilen önergenin kabul edildiğine tanık olmadık.
Bir muhalefet partisi önerge verdiğinde, önce usulen görüşülür, ardından devreye, “kabul edenler, kabul etmeyenler” diye bir soru girer, birkaç saniyelik aradan sonra, “kabul edilmemiştir” denir ve o önerge çöpe gider.
Çünkü bu kabul edilmeyen önergeyi, muhalefet partilerinden biri vermiştir.
Ancak iktidar gurubundan verilen bir önergenin, kabul edilmediğine de tanık olmadık.
Çünkü yüce mecliste iktidarın parmağı daha fazladır.
X
Yazımın başında bizi güzel öğütleriyle yoğuranlardan söz etmiştim.
Doğruyu desteklemek, yanlışa karşı çıkmak ve doğruya evrilmesini sağlamak öğretilmişti bize ya!
Günümüzde, ne yazık ki desteklenecek doğru bulamaz olduk.
İçimiz burkularak, yanlışlara katlanmak zorunda kaldık.
Yüce meclis çatısı altında, şimdiye dek duyulmayan kötü ve çirkin sözcükler, ağır hakaretler duymaya başladık.
Kantarın topuzunu kaçıranlar, nedense hep haklı olduklarını sanıyorlar.
Politikada dil ve davranış bozuldu.
Dolayısıyla günümüzde doğru ile yanlış birbirine karışır duruma getirildi.
İnsanlarımız da böyle bir boyutta bocalar oldu…
X
Yüce mecliste başlayan bütçe görüşmeleri, böyle bir yazıyı ilham(!) etti bana.
Böyle bir yazı yazmak aklıma geldi ve aklıma geldiği gibi yazıp paylaşmak istedim.
Bilmem iyi ettim mi?
Ona da siz karar vereceksiniz…
|