İtfaiye.
İDO
Şeker fabrikaları.
Sigara fabrikaları (depolarındaki kaliteli tütünleri ve arazileriyle)
Türk Telekom.
Pektim (limanıyla)
TEK (parça parça, şirket şirket)
Saymakla bitecek gibi değil.
Cumhuriyet döneminin diş – tırnak kazanımı olan kurumlar teker teker gitti.
Bu arada borç bitmedi.
Üstelik arttı.
Ve hala televizyonlara çıkıp, gözümüzün içine baka baka her şeyin iyiye gittiğini söylüyorlar.
Bu tür satışlar Ankara’dan yerele de yansıdı.
Tam bir plansızlık ve hesapsızlık içinde, kentlerin göbeklerinde arsalar satıldı.
Soluk alınması gereken yemyeşil bölgelerde devasa beton binalar yükseldi.
Sata sata bitiremedik…
Anımsayacaksınız, Anakent Belediye Başkanı Güzelbey de gerekirse belediye binasını bile satabileceğini, belediye hizmetleri için başka bir mekan kiralayabileceğini söylememiş miydi?
Şu pervasızlığa bakın…
xxx
Cennet ülke, gelişmekte olan güzel kentler parsel parsel, kurum kurum, liman liman elden çıkarılıyor.
Her satıştan önce ya da sonra, gündeme değişik bombalar atıp, konunun gözden kaçırılması telaşına düşülüyor.
Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe, Kemalizm’e sahip çıkarak sarılanlar mimleniyor, bir kulp takılarak gözden düşürülmeye çalışılıyor.
Hukuk, çıkar doğrultusunda başvurulan ve istendiği gibi işlemesi sağlanmaya çalışılan bir kavram.
Asker, sanki bu ülkenin çocukları değil.
Eğitim, her kafaya, her anlayışa göre sık sık değişen altyapısız bir sistem.
Sağlık, sağlıksız.
Hele 2010 dan sonra tamamen Allah’a emanet.
Eczacı, zaten ne yaptığını bilmiyor.
Tekel işçisi yan gelip yatıyor.
Kelle koltukta yangına su sıkan itfaiyeci, üstüne su sıkılacak denli yangınlarda.
Benim güzel insanlarıma gelince; televizyon dizileriyle oyalanıyor.
Acıkınca da midesindeki ekmeği almak için aslan arıyor.
Teröristler davul zurnayla karşılanırken, “açım” diye bağıranlar, özlük hakları için eylem yapanlar terörist muamelesi görüyor.
Yanı kısaca; Allah bizim layığımızı veriyor…
|