Bir suikastla öldürüleceği söylenen komutan, kendisine suikast hazırlığı içinde olduğu ile suçlanan ama intihar ederek yaşamına son veren komutanın cenaze törenine katılıyor.
Bir başbakan yardımcısına suikast girişimde bulunacakları iddiasıyla iki komutan gözaltına alınıyor.
Bir devlet büyüğü, “çok garip bir yaratık” diye tanımladığı, kendisi gibi vekil olan biri ile TBMM gibi kutsal bir çatı altında, aynı havayı soluyor.
Alaminüt açılım yaygarasıyla davul zurna karşılanan terörist, pişman olmadığını, hapisteki liderinin emri ile gelip teslim olduğunu söylüyor, yine alaminüt mobil mahkemelerce yargılanıyor, serbest bırakılıyor.
Bir tv. kanalı haberinde, intihar eden komutan için, neden otopsi yapılmadan gömüldüğü sorusuyla, dananın altında buzağı aranıyor…
Bu arada, “suçlu olmasaydı, intihar mı ederdi?” diyebilecek kadar, onurun, erdemin ne demek olduğunu bilmeyenler de çıkıyor.
Bir ana…
Kafasına kurşun sıkarak intihar eden komutanın yaşlı anası.
İntihar eden oğlu için “oğlum geeeel” diye bağırmasının, birilerinin canını yakıp yakmadığı düşünülüyor.
Kilit noktadaki isimlere suikast senaryoları haber oluyor ama kimseye suikast yapılıp yapılmadığı hiçbir habere yansımıyor.
Suikasta uğrayacağı iddia edilen devlet büyüğü, muhalefet partilerinin liderlerini zan altında bırakacak konuşmalar yapıyor.
Oysa ülkeyi onlar yönetiyor…
Durumun en tehlikeli boyutu, herkes birbirine kuşkuyla bakıyor.
150 bin saf Müslüman’ın kurbanını emanet ettiği dernekler, anlaştıkları kesim şirketlerinin sahte faturaları ile kurbanı kesilmiş gibi göstererek sahtekarlık yapıyor ama kurban adayan saf Müslümanların kılı kıpırdamıyor.
Özlük hakları peşinde koşan Tekel işçileri, dertlerini kimseye anlatamadıkları için, gazlandıkları, dövüldükleri için, bu duruma düşmelerine neden olanları Ata’ya şikayet etmeye Anıtkabir’e çıkıyor.
Benim de burada yüreğim ağrıyor, gözlerim kararıyor, başım dönüyor.
Sonuç mu?...
Ezeli ve ebedi dost Amerikan’ın projesi olan büyük Kürdistan için ne gerekiyorsa yapılıyor, yapılıyor, yapılıyor…
Hani yereliz ya!...
Gelelim Gaziantep’e;
Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün tam önünde şakır şakır adam dövülüyor, kentin göbeğinde Balıklı Parkı’nda çifte tabancayla, sağa sola takır takır silah sıkılıyor.
Hal ve gidişimiz böyle, böyle, böyle…
Hala neler oluyor diye soruyor musunuz?
|