Bugün haftanın son günü.
28 Mayıs Pazar gününden sonra yeni bir haftaya gireceğiz.
Gireceğimiz haftanın ve daha sonrasının neler getireceğine, neler götüreceğine bugünden karar verebilmek çok ama çok zor.
Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim; 27 Mayıs 1960 yılından sonra yapılan ilk seçimden bu yana, her seçimde oy kullandım.
Oy kullanmak bir yurttaşlık görevidir.
Şimdi de, parayla yurttaşlık almış, Türkçe bile bilmeyen, ne idüğü belirsiz insanlar, oy kullanma hakkına sahip oldular ve oy kullanacaklar.
İçime sindiremiyorum.
Hele şu kerameti kendinden menkul televizyon kargalarını izlemekten bıktık usandık.
28 Mayıs 2023 seçimleri öncesi yaşanan politik cıvıklığı, hiçbir seçim öncesinde görmedim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine bakarsak;
Yalanlar var, iftiralar var, hakaretler ver, montaj kasetler var, küfür var.
Bu çirkinlikler tabi ki halka da yansıyor.
Seçmen, kime inanacağını, kime güveneceğini şaşırmış durumda.
Yukarda sözünü ettiğim ve politikaya, politikacıya yakıştıramadığım çirkinliklere inananlar da var inanmayanlar da var gülüp geçenler de var.
Ben gülüp geçenlerdenim.
Ancak bu gülüş, hüzünlü bir gülüş oluyor.
Çünkü politikaya ve politikacıya yakıştıramadığım söylemler, döneklikler, bir koltuk uğruna seçmenini aldatmalar, yalanlar, hakaretler, aşağılamalar, politikacılar adına üzüyor beni.
Oysa üzülmesi gereken ben değilim ama onlar üzülmeyi bırakın, çirkinliklerini sürdürüyorlar.
Bizi bunlar mı yönetecek diye düşünmeden edemiyorum.
Her şey değişti.
Mevsimler, doğa, dünya, insanlar değişti.
Politikacılar daha hızlı değişti.
Bu değişiklik, ülkesinin selametini düşünen herkesi üzüyor.
Pazar günü yine sandığa gideceğiz.
Bunca değişiklik arasında, dilerim bir değişiklik daha yaşarız.
Politikaya ve politikacılara kızarak, sinirlenerek sandığa gitmeye üşenmek, her şeyi kabullenmektir ve hiç kimsenin hakkı değildir.
Mazeretlere sığınarak yurttaşlık görevini yerine getirmeyenin şikayet etme hakkı yoktur.
Hadi bakalım sandığa
|