Avrupa’da bazı ülkeler, Türkiye’de dalında yetişmiş gençleri, promosyon ödeyerek ülkelerine çekmek istiyorlarmış.
Ve görünen o ki çekiyorlar.
Cennet ülkemizde geleceği için umudu olmayan doktor, mühendis, mimar, bilgisayarcı ve çağın gerektirdiği çeşitli mesleklerden gençler, alıp başını gidiyor.
Bu gençler yurdu terk edip gidiyorlar ama bize gelenler daha çok.
Afganistan’dan, Irak’tan, Pakistan’dan, Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelen gençler, Türkiye’yi sığınmacı kampına çevirdi.
Üstelik bu gençler aileleri ile de gelmiyorlar. Tümü genç erkekler.
Bakın, Suriyelileri saymadım.
Çünkü Suriyeliler, genelde aileleriyle, çoluk çocuk hep birlikte geliyorlar.
Ancak onların içinde de çeşitli terör örgütlerinden olanlar yok değil.
Bunlar da toplu halde gösteriler yapıyorlar, bizim bayrağımızı yakıyorlar ve kendi ülkelerinin bayraklarını sallıyorlar.
Bizde 15 – 20 öğrenci, 20 – 30 işçi, bir hak arayışı için toplanıp bir gösteri yapmaya kalksa, sayıları onlardan daha fazla güvenlik görevlileriyle karşı karşıya geliyorlar ve gösteri engelleniyor.
Bizim bayrağımızı yakıp, kendi ülkelerinin bayrağını açanlara, güvenlik görevlilerimiz müdahale bile etmiyor. Belki de müdahale etmeyin emri alıyorlar.
Bu tür çarpıklıklara iktidardakiler sessiz kaldığı, engellemediği sürece, bunlar daha da cesaretleniyorlar.
Kilis’te Kilisli azınlıkta kaldı
Gaziantep’te, Şanlıurfa’da ve en önemlisi İstanbul’da sığınmacı mahalleleri oluşmuş. Türkçe tabelaların yerini Arapça tabelalar almış.
Daha önceleri de İngilizce, Fransızca tabelalardan geçilmezdi ama Arapça tabelaların sayısı onları katbekat geçti.
Dolar, Euro yükseldikçe, Trakya’daki, Doğu Karadeniz’deki illerimize günübirliğine gelip alışveriş yapan komşu ülkelerin yurttaşlarının sayısında artış başladı.
Neden?
Paraları değerli. Adam cebine 2 bin Euro ya da 3 bin Dolar koyup geliyor, burada bozdurup Türk Lirasına çeviriyor, alışverişini yapıp ülkesine dönüyor.
Benim muhterem esnafım da ticaret yaptığını sanıp memnun oluyor, şükrediyor.
Dalında yetişmiş gençlerimiz ellerini kollarını sallayarak yurtdışına gidiyor, çeşitli ülkelerde yurdumuza giren ne olduğu belirsiz gençler, ellerini kollarını sallayarak yurdumuza geliyor.
Bu durum daha ne kadar sürecek? diye sorarsanız, vallahi ben bilemiyorum.
Galiba bizi yönetenler de bilemiyorlar.
Ben ve bizi yönetenler bilse, böyle karamsar bir yazı yazmama gerek kalır mıydı?
Bizi yönetenler, belki de, “hele şu ekonomiyi bir düze çıkaralım, sonra bu işlere bakarız” diye düşünüyorlardır diye düşünüyorum.
Sizler ne düşünüyorsunuz?...
|