Felaketler ülkenin peşini bırakmıyor.
Temmuz ayında ilkin sel baskınları yaşandı.
Her yıl olduğu gibi yine Temmuz sıcağında, Ege’de orman yangınları yaşanıyor.
Bu sel ve yangın olaylarının, ayni bölgelerde her yıl yaşandığını üzülerek görüyoruz.
En acısı, ayni bölgelerde böyle felaketler hep yaşanır ama Ankara bu olaylara kördür, sağırdır.
Bu felaketlerin her yıl yaşandığını bile bile hiçbir önlem alınmaz.
Nereden biliyoruz?
Ayni bölgelerde yaşanan sel felaketlerinin ve yine ayni bölgelerde yaşanan orman yangınlarının sürdüğünü gördüğümüz için biliyoruz.
X
Ülkemiz, fay hatları üzerine oturmuş bir cennet ülke.
17 Ağustos 1999 da Marmara depremini yaşadık.
Daha sonra çeşitli bölgelerimizde depremler yaşandı.
Son olarak diyeceğim ama son olacağını bilemediğimiz 6 Şubat depremi, Güney ve Güneydoğu kentlerimizi neredeyse yerle bir etti.
10 binlerce can kaybımız oldu.
Şimdilerde deprem bölgelerinde, depremzedeler için konutlar yapılıyor.
Allah korusun demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Çünkü deprem Kahramanmaraş’ı ve ilçelerini, Hatay ve ilçelerini, Adıyaman ve ilçelerini, Malatya ve ilçelerini, Şanlıurfa ve ilçelerini, Adana ve ilçelerini, Osmaniye ve ilçelerini, Gaziantep ve bazı ilçelerini, Kilis ve bazı köyleri 6 Şubat yıkıcı depreminden sonra, hafif hafif de olsa hala sallıyor.
6 Şubat depreminden sonra birkaç müteahhit tutuklandı, o kadar.
O müteahhitlerin yaptığı binalara ruhsat verenler, o binalara oturma izini verenler nerede?
Onların hiç suçu yok mu?
Şimdi bunları söyleyince, yazınca biz mi suçluyuz yoksa?
Allah bu ülkeyi deprem, sel ve yangın felaketlerinden korusun.
Çünkü işimiz Allah’a kaldı desem, bana kızacaklar olacaktır…
X
Kiraların tavan yaptığı günümüzde, Gaziantep’te bazı konut sahipleri, kiralık evleri için memuru ve Suriyeliyi tercih etmeye başlamış.
Çünkü memurun tayini çıkar gider, o da daha yüksek bir rakamlar yeni bir kiracı arar. Suriyeli de ülkesine dönmek ister ve gider, yine daha yüksek bir rakamla yeni bir kiracı arar.
Demek ki yaşadığımız deprem ve depremzedelerin çektikleri sıkıntı bile bazı insanlarımızın vicdanını yumuşatmamış…
|