Ankara’nın kafası karma karış.
Bu kafa karışıklığı yurttaşa da öyle bir yansıyor ki…
Suikast habersiz gün geçmiyor ama kimseye de suikast muikast yapılmıyor.
Darbe habersiz gün geçmiyor ama ortada darbe marbe de yok.
Teröriste uygulanmayan şiddet, özlük haklarını savunan tekel işçilerine reva görülüyor.
İki gün önce polisin sorunları olduğunu söyleyen, iki gün sonra trafikte, kendisinin komplo diye nitelediği bir kargaşaya karışan AKP Elazığ milletvekilinin ipi, tek seçici tek belirleyici, tek karar verici genel başkanı tarafından çekilecekken, o milletvekili, genel başkanını da suçlayarak partisinden istifa ediyor.
Özel yetki ile donatılmış savcıların emriyle TSK nin en hassas birimine baskın düzenlenerek aramalar yapılıyor.
Dinlenen yargıçlar, dinlenen başsavcılar, savcılar, bir tarikat üyeleri hakkında soruşturma açtığı için, kendisinin hakkında dava açılan savcılar, tutuklanan emniyetin üst düzey müdürleri, intihar eden askerler, sıradan yurttaşın bile kafasını karıştırıyor.
Böyle bir güvensizlik ikliminde bulunan Ankara huzursuz.
Ankara’nın keyfi yerinde değil ama huzurluymuş gibi görünüyor, keyfi yerindeymiş gibi davranıyor.
Devletin kurumlarının birbirine güveni kalmamış.
Her kurum birbirini kolluyor, birbirinin açığını arıyor.
Askeri polise, polisi askere, karşıt gösteriyorlar.
Başta MİT olmak üzere, çeşitli istihbarat birimlerini karşı karşıya getiriyorlar.
Yandaşlarla ötekileştirenler arasındaki makas, her geçen gün daha da açılıyor.
Gelin biz böyle büyük işleri büyüklerimize bırakalım, biraz da cennet ülkenin güzel insanlarının dertlerine eğilelim;
Benim güzel insanlarım her şeyi kanıksamış görünüyor.
Elektrik kesintisine sesi çıkmıyor.
Elektriğe gelen zamma karşı suskun.
Su kesintisine, su zammına aldırmıyor.
Doğalgaz zammı, benim güzel insanlarımı hiç ırgalamıyor sanki.
“Battanyefer” le durumu idare ediyor.
Dünyanın en pahalı benzinini kullanıyor, yapılan zamları kabullenmiş görünüyor.
İşsizlik de bu güzelliklerin(!) üstüne tüy dikiyor…
2010 yılı başından itibaren iğneden ipliğe, yumurtadan sigaraya, benzinden mazota, vergiden harca, hatta soluduğumuz havaya bile zam yapılacağı günler öncesinden alıştırıla alıştırıla yurttaşın içine sindirilmeye çalışılmadı mı?
2010 yılı bütçesini denkleştirme işi, yine yurttaşın cüzdanına kalmış durumda.
Hani şu bütçe görüşmeleri yapılacak olan oturum, liderlerin birbirlerine sataşma oturumuna dönüşmüştü ya.
İşte o oturumdan sonraki oturumların birinde 2010 yılı bütçesi de kabul edildiiii.
Benim güzel insanlarım, kabul edilen 2010 yılı bütçesinin ağırlığını, 2010 yılı başından itibaren, derinden hissetmeye başlayacaklar.
Hiçbir şeye itiraz edebilme becerisi olmayanların akibeti hayrola.
Sonuç olarak; Ankara’nın kafası karışık vesselam…
|