Bugün yeni bir yılın ilk günü.
Dünü unutmadan bugünü yaşamak ve yarını planlamak gerek.
Çünkü 365 gün sonra, yeni dediğimiz bu yılı da tarihin çöplüğüne atacağız.
Yeni yılı yaşamaya başlamadan zam haberleriyle, 2010 yılının da pek rahat geçmeyeceğini anımsattılar bize.
Sürpriz falan olmadı, iğneden ipliğe zam geleceğini sağır sultan bile biliyordu.
Her neyse, yıl da olsa yeni yenidir…
Herkesin gönlünce bir yeni yıl geçirmesini yürekten diliyorum.
***
Yeni yılın il günüde çarpık politikalardan, terörden, zamlardan, işsizlikten, yozlaşmadan söz edip kimsenin moralini bozmak niyetinde değilim.
Bugün biraz insan ilişkilerinden, bu ilişkilerde yaşanan yanılgılardan söz etmek istiyorum;
Adamın fiziki görüntüsü bozuk.
Çehre Çarşamba pazarı.
Sırtında belirgin bir kambur, sanki Notrdam’ın kamburu.
Gözler şeşbeş.
Burun eğri.
Dişler drakula, çene frankeştan…
İstemeyerek de olsa, zorunda kalıp, adamla tanıştırılıyorsunuz ve konuşmak zorunda kalıyorsunuz.
Bir de bakıyorsunuz adam dünya…
Adam derya.
Yukarda anlattığım itici görüntüsünün aksine, çok zarif hareketlerle, vücut dilini de yerinde kullanarak hafif bir ses tonuyla konuşuyor.
Şaşıp kalıyorsunuz.
O konuştukça, daha konuşmasını istiyorsunuz.
Sizinle konuşurken, siz, tanıştırılmadan önceki düşünceleriniz için utanıyorsunuz.
Ve bir rastlantı sonucunda böyle biriyle tanıştırıldığınız için mutlu hissediyorsunuz kendinizi.
Adamla dost oluyorsunuz…
***
AdaM fiziği ile, giyimi ile, uzaktan da olsa ses tonuyla etkiliyor sizi.
Uzaktan uzaktan onu süzüyor ve hayranlıkla izliyorsunuz.
Yine bir tanıdığınız aracılığıyla bu adamla da tanıştırılıyorsunuz.
Çok uzun sürmüyor.
Kısa bir süre içinde, uzaktan etkilendiğiniz o görkemli adamın kof bir kişilik olduğunu anlıyorsunuz.
Konuşması para ve cinsellik üstüne.
Çevresindekilerin makam sahibi ya da varsıl kişiler olmasından gurur duyuyor, övünüyor.
Adam çerez.
Hatta çerez bile değil.
Çerez kabuğu…
Buyurun size iki insan tipi.
İsterseniz çevrenize dikkatlice bir bakıverin.
Sağlıkla nice yıllara.
|