2010 yılı geldi gelmesine ama gelip geleceğine de bin pişman oldu.
Neden?
Herkesin, her kesimin umudunu kendisine bağladığını görünce ne yapacağını şaşırdı.
Şöyle bir baktı; tekstilci 2010 dan umutlu.
2009 dan da umutluydu.
İnşaatçılar 2010 dan umutlu.
2009 dan da umutlu idiler.
Kestane kebapçı bile 2010 dan umutlu.
Çünkü 2009 da pek iş yapamamıştı.
Bu kez yeni yıldan çok ama çok umutlu.
Celal Doğan, umudunu yitirdiği için 2009 yılında pek konuşmamıştı.
Bugünlerde “Irak’la da vize kaldırılmalı” demeye başladı.
Demek ki o da 2010 dan umutlu…
Açılımı, istediği gibi açamadığı için, 2009 yılında hüsrana uğrayan iktidar partisi de umudunu 2010 yılına bağlamış durumda.
***
Parsel parsel, devlet devlet üzerinde yaşadığımız şu koca dünya bile 2010 dan umutlu.
Çünkü; 2009 yılında tersine dönmekten ekonomi ekseni yalama olmuş, barış mili neredeyse yuvasından çıkayazmıştı.
Büyük bir şaşkınlıkla dünyaya düşen 2010 yılına gelince; kendisinden beklenen bunca umut karşısında ne yapacağını şaşırmış durumda.
Zaten toplam ömrü 365 gün…
Böyle bir umut pazarında çabucak ihtiyarlayacak ve yerini 2011 yılına bırakarak çekip gidecek.
365 gün sonra tüm umutlar 2011 yılına devredecek.
Yani değişen pek bir şey yok.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.
***
2010 yılını umut yılı olarak anabilirsiniz.
Hatta işler hep böyle tıkırında(!) giderse 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2020 yılını bile şimdiden umut yılı olarak ilan edebilirsiniz.
Şimdi lütfen erinmeyin, bu yazıyı başından başlayarak yeniden okuyun.
Okuyacağınızı umut ediyorum…
Umut, böyle bir şey işte.