Başkentin ortasında kahramanca bir mücadele sürdürülmektedir.
Tekel işçileri bir süredir sadece hükümetin dayatmalarına karsı değil, aynı zamanda açlığa ve soğuğa karsı da direnmektedirler.
Ve bu mücadele sadece kendilerini değil, tüm ülkeyi ilgilendirmektedir.
Kazanmaları Türkiye’nin kazanmasıdır ki…
Bundan sonra benzeri oyunlara set çekecektir.
Ama kaybettiklerinde de bilin ki Türkiye kaybetmiştir.
Bu gün tekel işçileri, işyerleri özelleştirilen birçok kamu işçisi gibi işsizlikle, 4/C denilen ücretli kölelik arasında tercih yapmaya zorlanmaktadır.
İşte tekel işçileri bu kölelik koşullarını kabul etmedikleri için çoluk çocuk ailecek mücadele etmektedirler.
Kazandıklarında biliyorlar ki, bundan sonra özelleştirilen işyerlerindeki çalışanlara örnek olacaklardır.
Zaten üzerlerindeki tüm baskıların da nedeni, budur.
Peki,
Bu kadar özelleştirilen ve yabancılara satılan kamu kuruluşlarına yeteri kadar sahip çıkıldı mı?
Bence sorulması gereken sorulardan birisi kanımca bu.
Her özelleştirmede bu gün de olduğu gibi sadece ilgili sendika, uluslar arası tekellerin önüne yem olarak atılmış ve hiçbir şekilde özelleştirmeye topyekûn karsı çıkılamamıştır.
Özelleştirmeler her zaman olduğu gibi bu gün de AB tarafından Ulusal Program adıyla ülkemize dayatılmaktadır.
Böyle olunca da AB’den destek almak için çırpınan meslek örgütü ve sendikaların özelleştirmelere karsı çıkmaları gibi bir mücadeleye girmeleri de söz konusu olamamaktadır.
Zaman zaman, o da üye tabanlarını korumak amacıyla bir kaç küçük eylem yaptıkları görülmüştür ama, o da zaten hiçbir şekilde etkili olmamıştır.
Sonuçta planlandığı şekilde hedef alınan kamu kuruluşları bir biri ardına özelleştirilmiştir.
Bu günde AB Ulusal Program adı altında birçok ülke kaynağı, özelleştirilme kapsamına alınmıştır.
Ancak ne ilgili iş kolunun sendikaları…
Ne de konuyla ilgili diğer kitle örgütleri her nedense seslerini çıkarmamaktadırlar(nedenini biliyoruz)
2009 yılında onaylanarak kabul edilen ve 2013 yılına kadar gerçekleştirilmesi ön görülen Ulusal Programa göre devlet tamamen bankacılıktan çekilecektir bu amaçla da…
Başta, Ziraat Bankası.
Halk Bank ve
Vakıflar Bankası satışa çıkarılacaktır.
Tabi hepsi bu kadarla sınırlı değil.
Devlet önümüzdeki dönemde Hava ve deniz yollarından da çekilecektir
Ayrıca yine programda devlet
Lokomotif ve vagon üretimi.
Et-balık ürünleri piyasası.
Şeker, tütün ve çay ürünlerinin işlenmesi,
Petro-kimya sanayi.
Elektrik dağıtım ve toptan ticareti.
Şans oyunları.
İMKB, altın borsası.
Araç muayene istasyonları, otoyol/köprü işletmeciliği, belediye-çöp/atık toplama ve yeniden değerlendirme,
Telekomünikasyon ve turizm alanlarından da tamamen çekilecektir. Denilmektedir.
Burada aslında denilmektedir ki, bu gün Tekel’de yaşananlar önümüzdeki 3 yıl içinde tüm bu kurumlarda da yaşanacaktır.
Hani diyorum, iş işten gecmeden gereken önlemleri almak, bu günden mücadele etmek, daha doğru olmaz mı?
Ne dersiniz… |