Yıllardır köşe yazıları yazıyorum.
Aklımın erdiğini, dilimin döndüğünce sizinle paylaşmaya çalışıyorum.
Aldığım yüreklendirici tepkilerden de bu işi tarafsız yaptığımı düşünüyorum.
Bu arada sövenler, hakaret edenler de olmuyor değil.
Tutarlı eleştiri olsa dikkate alacağım ama düzeysiz olunca, bunları da “it ürür, kervan yürür” anlayışıyla es geçiyorum.
Geriye bakıp cibilliyetimi sorguladığımda, gurur duyuyorum, kıvanç duyuyorum, onurlanıyorum.
Babamın babası ve annemin babası yani dedelerimin ikisi de seferberlik yıllarında yıllarca askerlik yapmışlar.
Zor yılların savaşçısı imişler.
Bugün ben 68 yaşımın kazandırdığı deneyimlerimle yazıyorum bunları.
5 yaşımda, mahalle mektebi denen “hoca” ya başladım.
Kapı komşumuz, aile büyüğümüz Zaika Hocam’ı burada rahmet ve minnetle anıyorum.
7 yaşımda hatim ettim.
Yani Kur’anı baştan sona okuyarak bitirdim.
Bana hatim düğünü yapıldı.
İlkokul öğrencisi iken yine devam ettiğim “hoca” da 10 yaşımda “hafız” oldum.
Yani Kur’anı ezberledim.
O yıllarda birlikte hocaya gittiğimiz arkadaşlarımdan doktor, mühendis, hukukçu olanların bir kısmı hala yaşıyorlar.
Çağdaş ve aydın insanlar.
Babam, devletine 35 yıl imam – hatip olarak hizmet etti ve 90 yaşında bu dünyayı terk etti.
İleri görüşlü, aydın, hoşgörülü, bizi hurafelerden koruyan bilge bir din adamıydı.
Bunları, din konusunda ahkam keserek üfürenlere din dersi verebileceğimi belirtmek için yazıyorum.
Çünkü öyle yetiştirildim.
Gazeteciliğe 1961 yılında, Kilis’te hala yayınlanmakta olan Kent Gazetesi’nde başladım.
Daha sonra ekmek kavgasıyla çeşitli kamu kurumlarında çalıştım ve 1983 yılı başında emekli oldum.
Çok sevdiğim ve kopmadığım gazeteciliğe yeniden başladım.
Köprünün altından çok sular geçmişti...
Gazeteciliğin, ilk başladığım 1961 yılının ideal mesleği olmaktan uzaklaşmış olduğunu üzülerek gördüm.
Neredeyse 30 yıldan bu yana mesleği inatla sürdürüyorum.
Yerel – yaygın çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazdım.
Yaklaşık 3 yılı aşkın bir zamandır da Telgraf Gazetesi’nde günlük yazılar yazıyorum.
Hep cumhuriyetten, Atatürkçülükten, laiklikten, demokrasiden yana oldum.
Benim cemaziyel evvelim de cibilliyetim de bu…
Kısaca anlatmaya çalıştım.
Uzunca yazmaya kalksam roman olur.
Konuyu romancılara bırakarak, köşe yazarlarının cibilliyetini soranlara sesleniyorum.
Herkes kendi cibilliyetine baksın.
Herkes kendi cemaziyel evvelini sorgulasın.
Belki kimsenin umurunda değil ama 68 yıllık yaşantım içerisinde, evimin kapısından, hak edilmemiş 10 kuruşluk kazanç geçmedi.
Kimsenin 10 kuruşumun bile üstüne yatmasına izin vermedim ve kimsenin 10 kuruşunun üzerine yatmadım.
Hep aklın yolunu seçtim, hep doğru bildiğime parmak kaldırdım ve doğru bildiklerimi savundum.
Konuyu utanmadan, sıkılmadan gündeme getiren ve devlet adamı geçinenlerin yüzüne tokat gibi çarpmak için böyle bir yazı yazma zorunda kaldığımdan dolayı da utandığımı belirtmek isterim.
Cibilliyetinin ne olduğu belli olmayan cibilliyet sevdalılarının dikkatlerine saygı ile sunarım.
Yerel ya da yaygın yayınlanan tüm gazetelerin, tüm köşe yazarlarının da cibilliyet konusunda benim yaptığımı yapabileceklerine inanmak istiyorum.
Anlayan anlar, anlamayana söylenecek sözümüz olamaz.
|