Eskilerde mektuplaşırdık…
Ne güzeldi o yıllar.
Yaşlandık mı nedir?
Sormak bile yavan, tabi ki yaşlandık.
Eskilerde duygularımızı, özlemlerimizi, yakınmalarımızı, sitayişlerimizi, sıkıntılarımızı paylaşabileceğimiz uzaktaki dostlarımızla, mektuplarda buluşurduk.
Yazardık da yazardık.
Yazarlardı da yazarlardı…
Geçtiğimiz gün Telgraf Gazetemizde bir haber vardı, başlık aynen şöyleydi;
“Postacıdan mektup yerine fatura var…”
Üzüntü verici bir haber.
O duygu dolu mektuplar, o dilek dolu mektuplar, o sitayiş dolu mektuplar, o sitem dolu mektuplar, bayram ve yeni yıl kutlayan mektuplar yok artık.
Hani çağdaşlaştık ya!
Hani AB’ye gireceğiz ya!
Şimdi herkesin birden fazla cep telefonu var.
Neden birden fazla?
Çünkü birden fazla operatör var da ondan.
Teknoloji o kadar gelişti ki 3G ile birbirimizin gözünün içine baka baka, birbirimizi göre göre bayram kutluyoruz, yeni yıl kutluyoruz, iyi ki doğdun diyoruz birbirimize.
Ah o mektuplar…
1960 lı, 70 li, 80 li yıllardan kalma, hala sakladığım dost mektupları var.
Arada bir okurum, içim sızlar.
Artık kimse kimseye mektup yazmıyor.
“İleti” diye teknolojik bir iletişim aracı var, her türlü sıkıntımıza yetişiyor hamdolsun…
Mektuplar çağdaşlaştı da biz çağdaşlaşabildik mi? bilemiyorum.
Artık sitem dolu, duygu dolu mektuplar yok.
Nasıl mektuplar var?
Borç ihbarnamesi taşıyan mektuplar var.
Haciz kararı içeren mektuplar var.
Mahkeme kararı bildiren mektuplar var.
Mektup, anlamını ve özelliğini yitirdi.
“Haydi mektuplaşalım” desem kimse dikkate almaz.
Güler geçer.
Çünkü mektup devri kapandı.
Günümüzde herkes birbirinin nefesini dinler oldu.
Duygularını okur oldu.
İletişim teknolojisi o kadar gelişti.
Bize de o duygu dolu, sitem dolu, serzeniş dolu, sitayiş dolu mektuplar kaldı.
Bu hızlı gidişle yarın ne olur?
Kimse bilemez…
|