Hani her şeyi hep birlikte yapıyoruz ya!
Hep birlikte üretiyoruz, hep birlikte tüketiyoruz.
Dolayısıyla paylaşım da hep birlikte…
Sağlık konusunu hep birlikte çözeceğiz örneğin.
Hastane, ilaç, rapor, özel, mözel falan filan…
Eğitim çıkmazını, hep birlikte girerek aydınlarcağız.
Özel okul, dershane, özel öğretmen, sınavsız üniversite, herkese istediği okul falan filan…
Maliye Bakanımız, “elimizde sihirli değnek yok” diyor.
Yani sonuçta mali konuları da hep birlikte çözmemiz gerekecek.
Belediyecilik konularında da hep birlikte karar veriyoruz.
Kent Konseyi’nde görüşülerek olgunlaştırılan memleket meseleleri(!) belediye meclisinde de görüşülüp karara bağlandıktan sonra hayata geçiriliyor(!)
Yani burada da hep birlikte çözüyoruz memleketin sorunlarını.
Yani hep birlikteyiz.
Paylaşıma gelince; yine hep birlikte miyiz diye baktığımızda, bu noktada ayrılıyoruz.
Karnımızı doyurmak için satın aldığımız ekmekteki paylaşımda payımız yok ama hep birlikte ekmek yiyoruz.
Belediyeden takas yoluyla alındıktan sonra değeri katbekat artan fiyatta payımız yok ama paylaşan birileri vardır diye de düşünmeden edemiyoruz.
Gaziantep’te gerçekleştirilen “yemekteyiz” şovuna katılanlar çatalın, kaşığın, bıçağın nereye, hangi yönde konacağı konusunu bir türlü paylaşamamışlardı ama biz o programı iğrenerek, tiksinerek paylaşabiliyoruz.
Kimseden de tık çıkmıyor.
Yani böyle ciddi(!) bir konuda da hep birlikteyiz.
Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak, hep birlikte çözüm arayışındayken, paylaşmasını öğrenemediği için başı dertte ama adam hiç tınmıyor ve “ben zaten zengin bir adamım” diye savunuyor kendini.
Burada da hep birlikteliğin sözde kaldığını görerek üzülüyoruz.
Bu “hep birlikte çözeceğiz” söylemi sürüp giderken, birileri hep kalkınıyor ama bu kalkınma hep birlikte olamıyor bir türlü.
3 – 500 kilo yakacakla, beşer kiloluk pirinç, yağ, şekerle paylaştığını sananlar, yarın paylaşım bittiğinde hanyayı konyayı görecekler ama hep birlikte olamamanın dayanılmazlığıyla atı alan üsküdarı geçmiş olacak.
|