Bir yargı sistemidir ki dostlar başına…
Yasa dışı diye tanımlanan bir pankartın, bir ucundan tutana 6 yıl hapis cezası, aynı pankartın öteki ucundan tutana tahliye kararı veriliyorsa, yargıda reform gereklidir.
Ancak, hep sözünü ettiğim gibi, tüm partilerle, her kurumla, tüm sivil toplum örgütleriyle uzlaşma sağlandıktan sonra bu işe soyunulmalıdır.
Günümüze bakarsak; mecliste en fazla milletvekiline sahip olan AKP ile kimse uğraşmıyor.
AKP, meclisteki çoğunluğuna dayanarak ve güvenerek herkesle, her şeyle uğraşıyor.
AKP demek, Recep Tayip Erdoğan demektir.
Bu gerçeği kimse yadsıyamaz.
Hatta bu partinin fanatikleri bile yadsıyamaz.
Mecliste en çok milletvekili bulunan AKP’nin, lider sultasıyla yönetildiğini bilmeyen varsa, onlara da aşk olsun demekten başka söyleyecek bir şeyimiz yoktur.
Yeni Anayasa paketi için Danıştay ve Yargıtay, kuvvetler ilkesine aykırı diyor. HSYK Başkan Vekili, dalga geçildiğini söylüyor.
Böylelikle demokratik meşruiyet sınıfta kalmış oluyor.
Bu paketten anlaşılan, Yargıtay Başkanının da açıklıkla dile getirdiği gibi “yargıyı ele geçirmek.”
Neden?
Yüce divan korkusundan…
Yüksek yargı, Anayasa değişikliğinin yargıyı siyasallaştıracağını, çok sesli bir biçimde dile getiriyor.
Başbakan, suikast ihbarıyla sıkı bir güvenlik içinde çıktığı grup toplantısında, yüksek yargı mensuplarının hukuktan nasibini almadıklarını, siyasallaştıklarını ve yürütmeye baskı yapmaya çalıştıklarını söylüyor.
Hem de mecliste, hem de grup toplantısında suikast tevatürü kargaşaya dönerken.
Bu suikast konusunu ihbar eden kim?
Askeri mühimmatın sivil kamyon ile taşındığını ihbar eden Mehmet Ali diye biri. Hani yakın zamanda bir lidere de suikast yapılacağı kehanetinde bulunmuştu ya…
Bu arada ihbarcı Mehmet Alinin 14 gündür bulamaması da ayrı bir olay.
Bir Anayasa değişikliğine gerek var mıdır?
Evet, vardır.
Ancak yüksek yargının karşı çıktığı bir Anayasa değişikliği yapılabilir mi?
Yapılmamalıdır.
Danıştay Başkanı, “Anayasa değişikliği paketi yargı reformu niteliği taşımamaktadır” diyor
Yargıtay Başkanı, “yargıyı ele geçirmek” ten söz ediyor.
HSYK Başkanı, dalga geçildiğini söylüyor.
Başbakan hiç kafasını yormuyor ve “hepsi ipe un seriyor” diyor.
Bir kavga, bir inatçılık, bir ben ne dersem doğrudur dayatması sürüp gidiyor.
Bize gelince
Herkesin gözü önünde gelişen bu olayları yazılarımızda dile getirdiğimiz için, bizim hakkımızda da bir çetele tutulduğunu, hala tutulmadıysa tutulacağını da düşünmeden yazıp çiziyoruz işte.
Ömrümüz el verdiğince doğrulardan, gerçeklerden ayrılmayacağımızı da burada belirtmek isterim.
Ve bunun bir yurttaşlık görevi olduğuna inanıyorum.
Sonucu nereye varırsa varsın.
Doğru bildiğimizden sapmadıktan sonra…
|