Kerpicin tarihi çok eskidir.
Günümüze kadar ulaşan kerpiç, benim güzel yurdumda hala kullanılır.
Kerpiç konusu biraz da ekonomi ile ilgili bir konudur.
Kerpiç nedir?
Toprak, ilkin çamur yapılır.
İçine yapıştırıcı eleman ve destekleyici olarak sap- saman katılır.
Hazırlanan bu karışım kalıplara dökülür ve kalıplarından çıkarılarak kurumaya bırakılır.
Bu çamur kuruyup kerpiç olduktan sonra, ev yapmaya hazır bir yapı malzemesi haline gelir.
Kerpiçten yapılan evler, kışın soğuğundan, yazın sıcağından korur, sağlıklıdır.
Ancak böyle bir yapı malzemesi ile fay hattı üzerinde konut yaparsanız yel uçurur, deprem göçürür…
Benim güzel yurdumda bu yapı malzemesi hala kullanılır ve kullananlar da halinden memnundur.
Faylar üzerinde oturan cennet ülkemde, belediye meclisi kararıyla fayların yeri değiştirildiği söylenerek, o alanların imara açıldığı tevatür gibi hep anlatılır.
Nasrettin Hoca’nın torunlarıyız ya!
En tehlikeli deprem bölgesi olan Marmara çevresinde, fay hatları olduğunu bile bile imar planları yapılır, bölge çok katlı imara açılır.
Yer sallantısı, fay hattı düşünülmez bile.
Yer sallanır, o binalar, insanları da birlikte alarak yıkılıp gider…
Oysa o evler yakacak ve gıda maddeleri dağıtmak için, potansiyel odak noktalarıdır.
Depremle ilgilenen bilim adamları bu konuda uyum içinde olmasalar da, ülke fay hatları üzerinde oturuyor.
Ne zaman, hangi bölgede, ne olacağı belli değildir.
Belli olsa da biline biline çarpık yapılaşma, biline biline aymazlık sürer gider.
Sonuç; bilmem kaç şiddetinde deprem ve ölen bilmem kaç insan…
Ölüm mukadderdir.
Kutsal kitap bile “herkes ölümü tadacaktır” der.
Ölümün üstüne bile bile bu kadar gitmekse aymazlığın dik alasıdır.
Geçtiğimiz günlerde bir akşam haberleri izlerken içim burkulmuştu.
İlkin sabaha karşı Elazığ ve çevresinde yer sallandı, insanlar enkaz altında kalarak yaşamlarını yitirdiler.
Ardından Adana sallandı.
Artçı denilen depremler sürüp gitti.
1999 yılının 17 ağustosunda yaşanan depremde büyük bir yıkım yaşayan benim güzel ülkemde yöneticiler, bu konuda şimdiye kadar ne tür önlemler alındığını açıklamak konusunda acze düştüler.
Çünkü hiçbir önlem alınmamıştı.
Bu konudaki politika “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” politikasıydı.
Oysa o günlerde açılan yaraların kanı hala sızmaktadır.
Yakınlarını arayan ama bulamayan, insanlar hala var.
Elazığ yöresinde yaşanan yer sallantısında ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Çünkü yapacağımız başka bir şey yok.
Çünkü bu konuda pek akıllandığımız söylenemez.
İnanmıyorsanız, fay hatları üzerinde kurulu cennet ülkemde, TOKİ’nin ürettiği yapmacık konutlara bir bakıverin…
|