Bu meslek grubu bitirilmeye çalışılıyor ama biz yine de bir mahalle bakkalından örnek vererek başlayalım;
Varsayalım ki küçük bir bakkal dükkanı açacaksınız.
Eşin dostun desteği ile sermayeyi denkleştirdiniz.
Kiralık bir de dükkan buldunuz.
İlkin sağlık karnesi alacaksınız.
Ardından maliyeye kaydınızı yaptırıp vergi mükellefi olacaksınız.
Sonra gidip Bağ – Kur’a kayıt yaptıracaksınız.
Dükkanın elektrik abonesini, su abonesini adınıza yaptıracaksınız.
Ve belediyeden de işyeri ruhsatı aldıktan sonra, bir mahalle bakkalı açmaya hak kazandınız demektir.
Ondan sonra da müşteri velinimetimizdir felsefesiyle işe başlayıp, günlük nafakanızı kazanarak maişet motorunu döndürmeye başlarsınız.
Belki daha eksiklerim vardır ama küçük bir mahalle bakkalı açabilmek için bu işlemleri yapmak zorundasınız.
xxx
Ülke genelinde küçük ya da büyük tüm kentlerin en lüks, kiraları en pahalı semtlerinde, GSM operatörlerine ait işyerleri vardır.
Bu GSM operatörlerinin sadece reklama ayırdıkları para ile başta sözünü ettiğimiz mahalle bakkalından yüz binlercesi açılabilir.
Üstelik bunlar vergilerini, parayı kazandıkları kentin vergi dairelerine yatırmazlar.
Nereye yatırırlar?
Merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairelerine yatırırlar.
Televizyonlara, gazetelere, kentlerin en işlek caddelerindeki bilboardlara verilen reklamlarla, tam bir tüketim toplumu mantığı pompalanır…
Şu yaman çelişkiye bakın.
xxx
Mahalle bakkalı bizdendir.
Bizim insanımızdır.
Bize hizmet eder.
GSM operatörleri bizim değildir.
Tüketim meraklısı bir toplum olduğumuzu bildikleri için hizmet üstüne hizmet üretirler.
Ve bu aptal tüketim toplumundan kazandıkları parayı da alıp götürürler.
Siz olsanız, mahalle bakkalı mı açarsınız?
Yoksa yerli bir GSM operatörü kurmayı mı düşünürsünüz?
Bir mahallede bakkal dükkanı açmak daha zormuş gibi geliyor bana…
Ne yaman bir çelişki değil mi?
|