Aslına bakarsanız olaylar hepimizin önünde yaşanıyor.
Hani yaşanan sürece demokratikleşme falan gibi isimler takılıyor ya, bu tür tanımlamalar kimseyi yanıltmasın. Bugün ülkemizde bir çeşit savaş yaşanmaktadır.
Bu savaşta bir tarafta ulus devlete…
Üniter yapıya…
Onun değerleri ulusal ekonomiye…
Ulusal eğitime…
Ulusal dış politikaya…
Ulusal orduya…
İstiklal marsına…
Öğrenci andına…
Atatürk’e…
“Ne mutlu Türk’üm diyene.” sözüne ve
Toprak bütünlüğüne sahip çıkanlar bulunurken…
Diğer tarafta da bir anlamda küreselleşmeciler olarak da adlandırılabilen, ülkemizin AB ve ABD isteğine göre etnik ve dinsel kimliklere göre parçalanmasını isteyenler…
Topraklarımızın yabancılara satılmasına can atanlar…
Ekonomiyi yabancılara babalar gibi satanlar…
Topluma küreselleşmeci bir eğitimi dayatanlar…
Etnik ve dinsel kimliklere parçalanma yandaşları…
Ermeni özürcüleri…
AB mandacıları…
ABD işbirlikçileri…
Ulus devlete…
Üniter yapıya…
Onun koruyan ulusal orduya…
İstiklal Marsına…
Öğrenci Andı’na
Ulusal bayramlara
“Ne mutlu Türk’üm diyene.” Sözüne…
Hatta
Atatürk’e karsı olanlar bulunmaktadır.
Yani aslında bu gün yaşanan süreç bir anlamda ulusal devletin varlık yokluk sürecidir.
Çünkü ulus devlet!
Ekonomisiyle…
Ordusuyla…
Eğitimiyle…
Sanayisiyle…
Kültürüyle…
Kimliğiyle bir bütündür.
Bu güne kadar eğitimi gitmiş…
Sanayisi yok edilmiş…
Toprakları parayla yabancıların eline geçmiştir.
Geriye sadece milli kimlik ve Ulusal ordu kalmıştır.
İşte son bir kaç yıldır yaşanan süreç ve acılım adı altında yaşananlar
Milli kimliğin ve ordunun yok edilmesi sürecidir.
Bu yaşananlar ulus devletin son çırpınışlarıdır.
Onlar da bir süre sonra ortadan kalktığında
İnanın Yapacağımız tek bir şey kalıyor…
O da, ulus devletin ruhuna El Fatiha…
Ne diyelim, Amin mi? |