Dün Kilis’e gittim.
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği antik kente.
Uzunca bir süredir gidemiyordum.
Özlemişim…
Değerli dostum Vakıf Gücer ile birlikteydik.
Bir işi varmış, birlikte gidiverdik.
Vakıf ile “mahalle uşağı”yız.
Çocukluk yıllarımızın geçtiği “ayınönü”nü turalarken, yüreğim pırpır etti.
“Ayınönü” semtin adı.
Mollahamit Mahallesi’nde bir semt.
“Ayn” Farsçada göz demek.
Dilimizde yozlaşarak “ayın” olmuş.
“Ayınönü Kasteli”nin bir söbeği, bir curunu, bir yalağı vardı.
Hiçbiri kalmamış.
“Ayınönü Kasteli”inin, modern bir görüntü uğruna antik dokusu bozulmuş.
Yine de en güzel yanı, tümü taştan yapılmış söbeğini, curununu, yalağını yok etmişler ama duvarındaki yazıtı yok edememişler.
Yazıt (kitabe) hala yerli yerinde duruyor.
Tarih, bir şeyleri yok etmemize göz yummuş ancak bir yere kadar.
Sıra yazıta gelince, sanki bir koruyucusu varmış gibi kimse dokunamamış.
Kilis Kültür Derneği Başkanı sevgili Muhlis Salihoğlu’na da uğrayıp Gaziantep’e dönerken, Vakıf Gücer, Şekerci Necati’ye girerek bir paket “zahter” aldı.
Unutanlar ve bilmeyenler için anımsatayım; “zahter” kekik, küncü (susam), kudama (leblebi) ve çeşitli baharatların karışımıyla yapılan, Kilis’e özgü bir kahvaltılık.
İlkin ekmeği halis zeytinyağına bandıktan sonra, bu “zahter”e batırıp yersiniz.
Tadına doyum olmaz.
Şimdilerde yöremizde marketlerde satılıyor ancak rahmetli ninemin dirhem dirhem ölçülü yaptığı “zahter” yok artık.
Fabrikasyon zahterle yetiniyoruz işte…
Kilis’ten dönerken, Binevler Semti’ndeki balıkçı Doğan Usta’nın yerinde bizi bekleyenler olduğunu öğreniyoruz.
Sevgili Babür, Davut ve Babaiban oturmuş demleniyorlar.
Barbunla bir iki kadeh de ben içiyorum.
Sevgili Vakıf’ın namaz vakti geliyor.
Tam kalkacakken “küçük tosbağa” Mennan düşüyor aramıza.
Biraz daha oturmak durumunda kalıyoruz.
Ve kalkıyoruz…
Doğru evlerimize.
Aylardır gitmiyordum, Kilis’i özlemişim.
Biraz özlem giderdim.
Bir süre yeter bana.
Güzel yurdumun çeşitli yörelerine yerleşen Kilis’li dostlarımı düşündüm;
Onlar pek uzaklarda olduklarından, bir gün içinde bunu yapamayacaklarını bildiğim için, onların yerine de Kilis’i dolaştım birazcık.
Sınıra sıkışıp kalmış Kilis’i…
Bir süre için rahatladım ve ferahladım.
|