Valilik devleti temsil eden en üst makamdır.
Dolayısıyla vali de illerde devleti temsil eden en yetkili kişidir.
Böyle bir makamda oturan ve devletin valisi olması gereken kişi, tarikat odaklı bir toplantıya katılabiliyorsa,
Böyle bir toplantıda konuşma yapabiliyorsa,
Konuşmasında, “1950 yılında CHP kapatılmalıydı, İnönü de tarihe gömülmeliydi” gibi sözler söyleyebiliyorsa,
O vali, asli görevi olan devletin valisi olmaktan çıkmış, iktidarın valisi olma yolunu seçmiş demektir.
İktidarda kim olursa olsun, bu anlayışta bir valiyi o koltukta oturtmamalıdır.
Çünkü devletin valisi olduğunu düşünmeden bugün kendisine yalakalık yapan birinin yarın iktidara gelecek başkalarına da yapacağını bilmelidir.
Çünkü devletin değil, kim olursa olsun iktidardakinin anlayışına uygun davranan bir vali, bırakın devleti, kendi geleceğinden başka hiçbir şey düşünmez.
İdare-i maslahatçıdır, yalakadır…
Temsil ettiği devletin valisi olmayı becerememiş, kendisine politik gelecek arama sevdasına düşmüştür.
Böyle bir anlayışı olan valinin, ne valisi olduğu iline ne de temsil ettiği devletine hiçbir yararı olamaz.
Cennet ülkenin tek parti ile yönetildiği yıllarda valilerin, aynı zamanda o tek partinin il başkanı olduğu dönem çoktan tarihin çöplüğüne atılmışken, günümüzde bir vali çıkıp iktidar partisinin il başkanı gibi konuşabiliyorsa ve sonradan bunun adına da “tarihsel değerlendirme” diyebiliyorsa çok gerilerde kalmış demektir.
Ufuksuzdur, vizyonu yoktur ama ihtiraslı bir kişiliğe sahip ve temsil ettiği devleti anlayamayan sinsi biridir.
O vali hala valilik koltuğunda oturabiliyorsa, onu dolduramadığı koltuğunda tutan anlayış da aynı anlayış demektir.
Temsil ettiği devleti hiçe saymak hiç kimsenin de valinin de haddi değildir.
Konuyu incelemek için görevlendirilen mülkiye başmüfettişi, tarikat odaklı bir oluşumda yaptığı konuşmayla iktidara bağlılığını kanıtlayan valiye ne yapabilir?
*
Bunu da konuyla ilgili inceleme mi soruşturma mı her neyse bittiği zaman anlayacağız.
|